Gündem

AFİK GROUP: SİMON AYKUT UNUTULDU

Afik Group, Güney Kıbrıs’ta 75 yaşındaki kanser hastası Simon Aykut’un 500 günden fazla süredir hapiste tutulmasına sessiz kalınırken, Kuzey’de tutuklanan beş Kıbrıslı Rum için uluslararası destek açıklamaları yapıldığını belirtti.

Afik Group, Güney Kıbrıs’ta 75 yaşındaki kanser hastası Simon Aykut’un 500 günden fazla süredir hapiste tutulmasına sessiz kalınırken, Kuzey’de tutuklanan beş Kıbrıslı Rum için uluslararası destek açıklamaları yapıldığını belirtti.

Afik Group tarafından yapılan açıklamaya göre; Son haftalarda, Rum lider Nikos Hristodulidis liderliğindeki Kıbrıs Cumhuriyeti, Kuzey’de beş Kıbrıslı Rum’un tutuklanmasını gündeme taşıdı. Washington, Brüksel ve Strazburg’a çağrılar yapıldı, basın toplantılarında bu kişilerin Türkiye’nin talebiyle tutuklanan masum vatandaşlar olduğu anlatıldı.

Açıklamada, neredeyse hiç kimse 75 yaşındaki kanser hastası Şimon Aykout’a dikkat çekmediğini, ailesinden ayrı, sağlığıyla mücadele eden bu yaşlı adamın Güney’deki bir hapishanede 500 günden fazla bir süredir tutulduğu belirtildi. " Altı aydan fazla bir süre önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu, ancak davası görmezden gelindi. Andreas Kypriano meselesi bu çelişkiyi daha da keskin hale getiriyor." denildi.

Yaacov Afik, Kypriano’nun Güney Kıbrıs’ta Şimon ve kendisine karşı mahkemede tanıklık yapmış olmasına rağmen, defalarca Kuzey’e geçtiğini, Afik Group’a ait Caesar Beach’e girdiğini ve orada fotoğraf çektiğini belirtti. Ayrıca diğer Kıbrıslı Rumları da Taşınmaz Mal Komisyonu’nu bypass etmeye, bunun yerine mülk sahiplerini gözetlemeye ve Güney’de siyasi şikâyetler sunmaya teşvik etti. Yaacov Afik, Kypriano’ya karşı Kuzey Kıbrıs’ta polise şikayette bulunduğunu aktardı.

Açıklamanın devamı şu şekilde:

Bir mahkeme tanığının özel mülke girmesi, belgelemeler yapması ve başkalarını da aynı şeye teşvik etmesi kabul edilemez.

Bu tür eylemler çifte standardı açıkça ortaya koyuyor: Provokatörler korunurken, Kıbrıslı Türk sakinler ve uluslararası yatırımcılar hedef haline getiriliyor. Uluslararası tepkiler bu dengesizliği net bir şekilde gösteriyor.

Kuzey’deki beş Kıbrıslı Rum için liderler açıklamalar yaptı, serbest bırakılmalarını talep etti ve medya kampanyaları başlattı. Ancak Şimon için — insan hakları başvurusu beklemede olan yaşlı bir kanser hastası için — yalnızca sessizlik var.

Bu çifte standartlar adaleti ve barışı zedeliyor, insan haklarını seçici bir araca indiriyor ve uzlaşı yerine düşmanlığı körüklüyor. Avrupa, Amerika ve uluslararası kuruluşlar gerçekten adalete değer veriyorsa, herkese aynı standardı uygulamalı, mülkiyet anlaşmazlıklarını Taşınmaz Mal Komisyonu ve müzakereler yoluyla çözmeli ve insan haklarının her bireyi korumasını sağlamalıdır.