Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği projesinin en somut başarılarından biri olan pasaportsuz Schengen Bölgesi uygulamasına dair yeni reformlar yapmak istiyor.

1995 yılında kurulan bu alan, kontrol ve kontrollere tabi tutulmadan sınırları geçmesine izin verilen 400 milyondan fazla vatandaşı kapsıyor.

27 AB üye devletinin 22'sinin yanı sıra İzlanda, Lihtenştayn, Norveç, İsviçre ve birkaç mikro ülkeyi içeren Schengen ile her gün 3,5 milyondan fazla insan sınırlar arasında sorunsuzca hareket ediyor.

Ne var ki yakın geçmişte iki olay Schengen'e ağır darbe vurdu ve imajını zedeledi. Bu iki krizden ilki 2015 göçmen ve mülteci akını diğeri de COVID-19 salgını oldu. Her iki krizde de birçok AB ülkesi, olağanüstü koşulların olağanüstü önlemler gerektirdiğini savunarak sınır kontrollerini yeniden başlattı.

Schengen bölgesini Covid-19 sonrası döneme hazırlamak ve "daha güçlü ve daha dayanıklı" hale getirmek amacıyla Komisyon, üç sütuna odaklanan yeni bir strateji açıkladı: dış sınırlar, iç önlemler ve yönetişim.

Plan, koronavirüs kısıtlamalarının kaldırılmasının ardından Avrupa ekonomilerinin yeniden açılması ve sınır ötesi seyahatin kademeli olarak normalleşmesiyle hayata geçirilecek.

Bununla birlikte, bugün itibariyle 6 Schengen ülkesinde (Finlandiya, İzlanda, Norveç, Danimarka, Macaristan ve Fransa) sağlık krizi nedeniyle hala sınır kontrolleri devam ediyor. Bir diğer 6 ülkelik grupta ise (Norveç, Avusturya, Almanya, İsveç, Danimarka ve Fransa) ) olası terörist ve suç tehditleri nedeniyle sınırdaki hareketler daha ihtiyatlı şekilde takip ediliyor.

"Emin olmak istediğimiz tek şey kısıtlamaların son çare olması"

Avrupa İçişleri Komiseri Ylva Johansson, yeni stratejiyi sunduktan sonra çarşamba öğleden sonra yaptığı açıklamada, "Üye devletlerin, söz konusu ülkeye yönelik ciddi bir tehdit olduğunda geçici olarak sınır kontrollerini yeniden başlatma olanağına sahip olmasının önemli olduğunu düşünüyorum" diyerek Schengen'in bundan sonra gelişmelere ayak uydurabilecek daha esnek bir şekilde devam edeceğinin işaretini verdi:

"Emin olmak istediğimiz tek şey, bunun son çare olarak kullanılacak olması. Ayrıca, şu anda içinde bulunduğumuz duruma benzer şekilde, tüm üye ülkeleri tehdit eden bir pandemi ile uğraşıyoruz, bu tür senaryoları da kapsayacak bir plan için çalışıyoruz."