DİN-GÖR-SEN basın açıklamasında bulundu. Açıklama şu yönde oldu:

"Temmuz 2021 tarihinde, KKTC Din İşleri Başkanı olarak atanmış olan Sayın Ahmet ÜNSAL, Kurumumuzun genel durumunu ve idari yapısını da doğal olarak bilmeden göreve başlamıştır.

Bu özellikler atandığı kurum adına, bir idareci olarak Din İşleri Başkanı için ciddi eksiklik olsa da Sendika ve Derneğimiz Sayın Ünsal'ın durumunu göz önünde bulundurarak başarılı olması adına ilk günden itibaren yaptığı ciddi hatalara rağmen öğrenir, düzelir umuduyla kendisine zaman tanımış, öğrenme ve düzeltme fırsatı vermiştir. Ancak geçen 15 ayı aşan zaman diliminde üzülerek gördük ki bırakın öğrenme ve hatalarını düzeltmeyi tam aksine artık yaptığı yanlışları nerdeyse kasıtlı olarak yaptığı konusunda şüphemiz kalmamıştır. Din görevlileri için çok zor geçen bu 15 aylık süreç; Sendika ve Dernek geleneğimizde hiç olmayan bir zorunluluğa yani Din İşleri Başkanlığımızla ilgili açıklama yapmaya bizi mecbur bırakmıştır.

Din Görevlileri Sendikası olarak Sayın Ahmet Ünsal'a ürettiği sayısız sıkıntılardan bir kısmıyla ilgili olarak aşağıdaki soruları sormak isteriz 1. Sayın Ünsal; Atandığınız ilk günden itibaren size sürekli destek olacağımızı ifade etmemize rağmen niçin Kıbrıs Türk Toplumunun dini liderine yakışmayacak saygısız, kibirli bir tavırla bizleri yok sayan bir üslup ve tutum sergilemektesiniz?

Geldiğinizden bugüne defalarca talep etmemize rağmen sendika yönetimimizle toplu olarak bir defa bile görüşmediniz, yasal ve etik açıdan yanlış olan bu tavrınızda ısrarcı olmaya kararlı mısınız?

2. Sendika ve Birlikle görüşmeme nedeniniz sendika ve birlik seçimlerinde bizzat kendinizin oluşturduğu ve kendinize yakın kişilere kurum imkanlarını sonuna kadar kullandırılarak tehdit ve baskıyla dayattığınız listenin görevlilerimiz tarafından reddedilmesi midir?

 3. "Sendikanızı bitireceğim!" diye bizzat görevlendirdiğiniz, yetkilendirdiğiniz ve her türlü kurum imkanını araç ve gereçlerini seferber ettiğiniz kişiler eliyle görevlilerimizden tehdit ve baskıyla hatta sahte imzayla istifa dilekçesi toplamayı hangi dini ve ahlaki değerlerle yapıyorsunuz?

4. Yasamızda Yetkili Sendika olarak sendikamızdan tüm atama ve yer değiştirmelerde bizden onay almanız zorunludur. Ancak açık ve ısrarlı bir şekilde Yasamızı çiğnemeye devam ederek reyimizin yasal olarak alınması gereken konularda bile bizleri yok saymaya ve yasaları çiğnemeye devam edecek misiniz?

5. Gelinen noktada görevlilerimizin moral ve motivasyonu son derece düşük, Kurum ve idarecilere karşı güven yerini korku ve karamsarlığa bırakmış, Kurumun ahengi bozulmuş ve görevlilerin huzuru Sayfa 2 kaçmıştır. Ayrıca siz geldikten sonra ilgili sivil toplum örgütleri de Din İşleri Dairesine adeta küsmüşlerdir. Sayın Ünsal siz de bu durumun farkında olduğunuzu farklı ortamlarda dile getirmektesiniz. Yani görevlilerden ve halktan kopmuş durumda olduğunuzun farkındasınız. Peki bu sonucun doğrudan sizin kişiliğiniz, tevazudan uzak kibirli tavrınız, kırıcı ve aşağılayıcı tarzınızdan kaynaklandığını fark etmiyor musunuz?

6. Güney Kıbrıs'ta yıllardır Din İşleri Dairesi adına başarıyla görev yapan, Larnaka Hala Sultan Camii, tekkesi imamı ve aynı zamanda da Güney temsilcisi olan, bu başarılı görevlimizin yerine bir bahçıvanı yasaya aykırı bir şekilde imam olarak görevlendirmek ve bu görevlimizi itibarsızlaştırmakla hangi dini amaçları gerçekleştirmeyi hedefliyorsunuz? Bu görevlimizin iddiasına göre bazı konularda onu zora sokmak adına kurumdan dışarı çıkmaması gereken özel evrakları, kimleri kullanarak kimlere servis ettirdiniz? Bu konu hakkında Şakir Alemdarın ve sendikamızın bu belgeleri servis edenler hakkında soruşturma talebini hangi endişeyle işleme koymadınız? Sayın Ünsal, bu belge servis etme işleminin KKTC yasalarına göre hangi suça denk geldiğini biliyor musunuz?

7. Sayın Ünsal, Din İşleri Dairesinin henüz yeterli birikimi oluşmadığından dini konularda güvenilir kaynak olarak ilk müracaat ettiğimiz yayınlar Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarıdır. Siz Güzelyurt'ta 13.09.2022 Salı günü görevlilerle yaptığınız toplantıda en temel ilmihal kaynağımız olarak gördüğümüz Diyanet İlmihalinin bazı bölümlerinin sakıncalı fetvalar içerdiğini söylediniz. Sakıncalıysa Diyanet İşleri Başkanlığı bu ilmihali niçin basmaya devam ediyor? Siz sakıncalı olduğunu iddia ettiğiniz bu fetvaları Diyanet İşleri Başkanlığına sakınca gerekçeleriyle birlikte ilettiniz mi? İlettiniz ve onaylanmadıysa bu ilmihali ve bu ilmihal üzerinden Diyanet İşleri Başkanlığını görevlilerin gözünde şaibeli hale getirdiğinizin farkında mısınız? Biz Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarına güvenmeyeceksek biz kimlere, hangi yapıların yayınlarına güvenmemizi tavsiye ediyorsunuz?

8. Sayın Ünsal, Sendika Başkanı olarak sizinle adeta kapınızı zorlayarak görüşebildiğimiz tek toplantıda sendika ve derneğimizle ilgili son derece çirkin bir üslup, bir Din İşleri Başkanına yakışmayacak sözler ve tavırla normal bir insanın dahi yapması beklenmeyecek şekilde yargısız infaz içeren suçlamalar yaptınız. Ardından cebinizden çıkarttığınız bir flaş belleği yüzüme karşı sallayarak "Bana bak, şimdiye kadar kiminle görüştüğün, kiminle ne konuştuğun burada kayıtlı seni yakarım! Tüm konuşmaların burada kayıtlı!" diyerek tehdit ettiniz.

a. Benim konuşmalarımı hangi yasal izinle kimlere kaydettirdiniz?

b. Sizin benim konuşmalarımı kaydettirme ve saklama hakkınız hangi yasal dayanağa göredir?

c. Bana yaptığınız gibi, kaç görevlinin ses kaydı ve özel belgeleri elinizde?

d. Üyelerimizi şahsıma denediğiniz bu yöntemi kullanarak mı Sendikamızdan istifa ettirdiniz ya da etmeye zorluyorsunuz, başka kimleri bu yöntemle istediğinizi elde etmek için tehdit ediyorsunuz?

9. Sayın Ünsal, yine aynı görüşmede "Benim yanımda olun, benim etim zehirlidir, Vallahi Yatsı namazından sonra otururum sabaha kadar beddua ederim!" dediniz. Ayrıca aynı görüşmede o dönemde ölümü çok gündemde kalan bir kişiye havale edildiğinizi söylediniz ve "Benim ile uğraşanların akıbetinin ne olduğunu gördünüz" dedikten sonra eski sendika başkanımızın da sizin her dediğinizi onaylamadığı için "hastahane hastahane dolaşıp canıyla cebelleştiğini" söylediniz. İddia ettiğiniz gibi beddualarınız bu denli etkiliyse masum insanların katilleri, çocuk ve kadın tacizcileri başta olmak üzere zalimler yerine bir meslektaşınıza beddua etmeniz ve onun ölümüne neden olan hastalığın size itaat etmemesinden kaynaklandığını ifade etmenizin dini, insani ve psikolojik gerekçelerini nasıl açıklarsınız? Ayrıca merhum eski sendika başkanımızın her ziyaretçisine adeta sayıklar gibi sizin kendisine bedduanızın sonucunda hastalandığını söylediğinizi anlatarak ve bu sözlerin üzüntüsüyle vefat ettiğini Sayfa 3 biliyor musunuz? Merhumun ailesinin cenaze törenine katılmanıza izin vermemesinin sebebini de bildiğinizi düşünüyoruz.

10. Sayın Ünsal, Türkiye ve KKTC'deki bazı devlet büyükleri hakkında tıpkı bizi tehdit ettiğiniz flash belleklerin benzerleri elinizde olmalı ki devleti yöneten kritik makamlardaki bazı devlet büyüklerimizle ilgili "Hain olduklarını, ihanet içinde bulunduklarını" çeşitli ortamlarda iddia ettiniz. Siz KKTC Din İşleri Başkanısınız. Bu iddialarınızı nerelere ve kimlere dayandırmaktasınız? Bize göre iftira olan bu çirkin ve tehlikeli ithamlarınızın amacı nedir?

11. Sayın Ünsal, aldığınız kararları meşrulaştırmadaki dayanağınız KKTC yasaları ve ilgili mevzuatı ile sahih İslam dini metinleri olmalıdır. Ancak sizinle görevliler olarak tanıştığımızdan bu yana yaptığınız toplantıların birinde görevlilerin huzurunda "bana geldiler, kimlerin geldiğini sormayın, bunlar özel hallerdir" dedikten sonra karar vermeniz gereken konuda ne yapmanız gerektiğinin size bildirildiğini söylediğiniz bu ifadenizi hemen her konuda tekrarlıyorsunuz. Gaipten bilgi aldığınız iddiasındasınız. Bu iddianızı da mistik bir ayrıcalık ve keyfi uygulamalarınızı meşrulaştırmakta kullanıyorsunuz. Bu "özel halleriniz" hangi yasa, mevzuat ve sahih dini kaynakta meşru uygulama dayanağıdır? Kurumsal olarak alacağınız kararları bu şekilde almaya devam edecek misiniz? Sayın Ünsal Bu sorular sorulması gerekenlerin sadece küçük bir kısmıdır. Ülkemizdeki dini hizmetler, cemaatimiz, bu hizmetleri yıllardır özveriyle yürüten, sürekli kendilerini geliştirmeye çalışan kıymetli din görevlilerimiz ve özellikle de İslam dini, sizin vehimlerinize dayalı keyfi uygulamalarınıza, heva, heves ve hırsınıza, ikbal beklentilerinize feda edilemeyecek kadar değerlidir. Biz Ülkemizi de Anavatanımızı da çok seviyor ve düşünüyoruz. Ülkemiz ve Anavatanımızı sizin verdiğiniz ve daha da vereceğinizden artık emin olduğumuz zararlardan korumak için bu açıklamayı yapmayı gerekli gördük. Sayın Ünsal zaman zaman sizin de ifade ettiğiniz gibi kurumumuza ve Ülkemize hizmette verimli olamıyorsunuz. Bu şartlarda size düşen kendi pozisyonunuzu gözden geçirmektir. Bizler görevlilerimizin ve camiamızın tüm haklarını hiçbir baskıya, tehdide ve flash belleklere aldırmadan her platformda savunmaya devam edeceğimizi tüm kamuoyuna bildiririz. Kurumumuz ve bizler daha iyisini hak ediyoruz. Saygılarımızla kamuoyuna sunarız.