CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe, “Çocuklarımız ve eğitim haklarının gayrımeşru hükümet tarafından gaspı” başlıklı konuşmasında ülkede çocukların eğitim haklarının gasp edildiğini ifade ederek, özellikle pandemi döneminde çocukların eğitimden geri kaldıklarını söyledi.

Pandemi döneminde verilmesi gereken nitelikli eğitimin verilemediğine işaret eden Özdenefe, özel ve kamu okulları arasında yaratılan uçurumun daha da büyüdüğünü kaydetti. Özdenefe, pandemi döneminde çocukların dijital bir ortamda büyüdüklerini, belirtti.

Ülkede ana dili Türkçe olmayan 4 bine yakın çocuk olduğuna işaret eden Özdenefe, bu çocukların yaşadıkları sorunların birçok kez dile getirildiğini ancak hiçbir şey adım atılmadığını söyledi.

“Bu gayrı meşru hükümet çocukların sadece eğitim haklarını değil, çocukların hayallerini de gasp etti” diyen Özdenefe, çocukların küçücük yaşlarında gelecek kaygısı yaşamak zorunda kaldıklarını vurguladı. Hayalleri olmayan gençler yetiştirildiğini söyleyen Özdenefe, eğitim sisteminin geleceği düşünmeyi ortadan kaldırdığını kaydetti.

Atatürk Öğretmen Akademisi’ne ne yapılmak istendiğini soran Özdenefe, özel okullarla, devlet okulları arasında artık uçurum olmadığını, çocukların iki ayrı dünyada yaşadığını söyledi.

Tam gün eğitim konusunda ne yapılacağını soran Özdenefe, ülkede tam gün eğitime geçilmediği için özellikle kadınların iş hayatından koparılma noktasına geldiğini belirtti.

Çavuşoğlu

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu da Özdenefe’ye cevaben yaptığı konuşmada, içinde bulunulan durum nedeniyle çocukların bir travma yaşadığını, pandemiye ve dijital eğitime hiç hazır olmayan bir ülkede pandemi çok büyük kayıplar olmadan atlatılırken, hiçbir altyapının olmadığı halde yardımlarla online eğitime geçildiğini söyledi.

Ülkede pandemi döneminde yapılan çalışmaları anlatan Çavuşoğlu, birçok okulda hibrit eğitime geçildiğini ve tüm bilinenlerin aksine çok büyük bir emek verildiğini kaydetti.

Pandemi döneminde en başarılı bakanlıklardan birinin Milli Eğitim Bakanlığı olduğuna işaret eden Bakan Çavuşoğlu, ülkede çok az bir kayıpla bu dönemin aşıldığını, eğitim kayıplarının ise sade ülkede değil, tüm dünyada çok olduğunu vurguladı.

Bu kayıpların yıllar içinde telafi edilebileceğini ifade eden Bakan Çavuşoğlu, daha özverili bir eğitimle eğitim kayıplarını çözmeye çalışılacağını kaydetti.

Kolej sınavının çocuklara sıkıntı yarattığı bilincinde olduklarını ancak süreç ölçme sisteminin yaratılmasının zorlukları nedeniyle sistemin değiştirilemediğini söyleyen Bakan Çavuşoğlu, yabancı öğrenciler sorununun ülkenin büyük sorunlarından biri olduğunu vurguladı.

Atatürk Öğretmen Akademisi’nin ilelebet yaşayacağına işaret eden Çavuşoğlu, yapılan Öğretmen Akademisi Yasası'yla akademinin yapısının güçlendirilmesinin amaçlandığını belirtti. Çavuşoğlu, okulların spor salonları sorunlarını çözmeye çalıştıklarını kaydetti.

Çavuşoğlu, tam gün eğitim hedefiyle çalıştıklarını ancak altyapı problemleri çözülmeden bunun gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Akansoy

CTP Milletvekili Asım Akansoy da, “ Son Siyasi Gelişmeler” konulu konuşmasında, ülkedeki ekonomik krize işaret ederek, bu ekonomik krizin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda hükümet edenlerle ortak bir noktada buluşulamadığını söyledi.

Türkiye ile imzalanan protokolün, Kıbrıslı Türklerin ekonomik ve sosyal sorunlarına bir çare üretemediğini savunan Akansoy, bir ekonomik anlaşmanın topluma güven vermesi, istikrar sağlaması ve öz itibarıyla toplumun bütün kesimleri tarafından kabul edilebilir olması gerektiğine işaret etti.

Bugüne kadar ekonomik protokollerin uygulanabilirliğinde ciddi sıkıntılar yaşandığını ve planlamaların yapılamadığına kaydeden Akansoy, hükümet edenlerin niyeti varsa, ortak akıl konusunu tartışmaya hazır olduklarını söyledi.

Protokolü karalama noktasında değil, Kıbrıslı Türklerin ekonomik açmazlarını giderme noktasında olduklarını ifade eden Akansoy, protokolün Kıbrıs Türk halkıyla 39 gün sonra paylaşılmasını eleştirdi.

Protokolün kabul edilebilir olmadığını vurgulayan Akansoy, protokolün içinde cımbızla çekilebilecek bir iki unsur bulunduğunu ancak geneline bakılırsa, yürütmeden, yasamaya, kurumları dönüştürme niyeti taşıdığını savundu.

Ülkeye hediye edilen iki mobil elektrik santralinin maliyeti ve servis giderinin çok yüksek olacağını söyleyen Akansoy, yeni Meclis binası ve külliye yapılmasının gündemde olduğuna işaret etti. Akansoy, yeni Meclis Binası ve Külliye yapma zamanı olmadığını, insanların yaşadığı ekonomik sorunların çözme zamanı olduğunu kaydetti.   

Türk Lirası kullanımı nedeniyle yaşanan sıkıntılara değinen Akansoy, bu ülkede ciddi bir fakirleşme olduğunu, bunun ortadan kaldırılması gerektiğini ve bunun dijital parayla giderilemeyeceğini vurguladı.

İstikrarlı muhasebe birimine geçilmesi için çalışma yapılması gerektiğine değinen Akansoy, komitelerdeki çalışmaları hiçbir zaman engelleyici bir tavır içinde olmadıklarını, her konuda yapıcı bir tavırla çalışmak için çaba gösterildiğini kaydetti.

Akansoy, “Ben yaptım olur mantığından çıkılması halinde beraber çalışılabilir, yoksa bu şekilde devam edilecekse bu gerilim getirecektir” dedi.

Çavuşoğlu

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu da Akansoy’a cevaben yaptığı konuşmada, mali protokolün maddelerinin değil, özünün konuşulduğunu kaydetti.

Protokollerin sivil toplum örgütleriyle hazırlandığı dönemleri de bildiğine işaret eden Bakan Çavuşoğlu, protokol her imzalandığında maddelerin çoğaldığını, dolayısıyla bu konuda bir özeleştiri yapılması gerektiğini söyledi. Çavuşoğlui, protokollerde yazanların yüzde kaçının yerine getirildiğinin sorgulanması gerektiğini belirtti.

Böyle bir ülke anlayışından uzaklaşılması gerektiğini ifade eden Bakan Çavuşoğlu, protokolün “bir dönüşme protokolü” olduğu görüşlerine katılmadığını vurguladı.

Çavuşoğlu, Türkiye’yle iyi ilişkilerin korunabilmesi için Türkiye’ye karşı atılan sloganların ve asılan pankartların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine işaret etti.

Derya

CTP Milletvekili Doğuş Derya, “Gayrı meşru hükümet ve halk düşmanlığı” konusunda yaptığı konuşmasında, ülkede ciddi bir fakirleşme yaşandığını ifade ederek, protokol metni üzerinden bir konuşma yapacağını kaydetti.

Derya, "Türkiye'deki emek düşmanı" politikaların bir sonucu olarak Kıbrıs Türkü'nün önüne konan "sosyal mühendislik ve kolonizasyon  protokolü"yle KKTC'deki tüm kamusal varlıkların, sosyolojik yapının ve kazanılmış hakların bir taaruzla karşı karşıya kaldığını savundu.

Enflasyonun yüzde 160'lara ulaştığı bugünlerde hak gasplarının takipçiliğini Kıbrıs Türk demeokrasisinin önemli yapı taşlarından sendikaların yaptığına işaret eden Derya, protokolle, sadece üye hakları için değill, toplumsal gelişmeler için de mücadele veren sendikalar hareketleri kısıtlamaya ve toplu iş sözleşme hakkı gasp edilmeye çalışıldığını kaydetti.

Eylemlerde birbirinin burnunu dahi kanatmayan Kıbrıs Türk halkının üzerine özel harekat göndermeyi planlayan bir protokolle karşı karşıya kalındığını savunan Derya, protokolün insanların ifade özgürlüğüne el uzattığını, mevzuat değiştirilerek basının sesinin kısılmaya çalışıldığını iddia etti.

Ülkenin bilinçli olarak her gün fakirleştirildiğini söyleyen Derya, yerli ortak zorunluluğunu kaldırmanın amacının ne olduğunu sordu.

Halkın geçinemediği için arsalarını sattığına işaret ederek, Kıbrıs Türkü'nün mülksüzleştirilmeye çalışıldığını ileri süren Derya, halkın topraksız ve mülksüz hale getirildiğini kaydetti.

Protokolde yasama faaliyetlerinin nasıl olacağına dahi karışıldığını ve halk iradesine karışmak anlamına geldiğini savunan Derya, 2013’ten bu yana atanamayan onlarca öğretmenin intihar ettiği Türkiye'deki sistemin ülkeye getirmek istenmesinin kabul edilebilir olmadığını kaydetti.

Mali protokolün içinde ideolojik hamlelerin bulunmasına anlam veremediklerini belirten Derya, protokolde toplumun ihtiyaç ve menfaatlerine yönelik hiçbir şey bulunmamasını eleştirdi.

Çavuşoğlu

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın Kıbrıs Türk toplumuna hakaret eden bir konuşma yapmadığını, Türkiye’ye yapılan hakaretlere ve atılan sloganlara sitem ettiğini kaydetti.

Ülkede yapılamayan işler olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, özlük hakları konusunda sendikaların güçlü olması gerektiğini düşündüğünü, ancak sendikaların bazı işlerin yapılamamasına ön ayak olmasını kabul edemediğini söyledi.

Ülkede yapılması gerekenin Basın Etik Yasası’nın bir an önce geçirilmesi olduğuna vurgu yapan Bakan Çavuşoğlu, yabancılara mal satılması konusunun tüm hükümetler döneminde övündükleri bir konu olduğunu ve bunun ekonomik bir döngüolduğunu söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, bir süre sonra buna bir sınırlama getirilecekse, bunun o zaman düşünüleceğini, yapılacağını ifade etti.