Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Maraş konusunda BM, AB ve uluslararası aktörlerin muhatap olarak kabul ettiği, Kıbrıs Türk halkının meşru iradesini temsil eden Cumhurbaşkanı'ndan habersiz yol alınmamalıdır” diyerek, yapılanların demokrasi adına yüz karası ve seçimlere doğrudan müdahalenin devamı olduğunu kaydetti ve “halkımız, cevabını sandıkta verecektir” dedi.

Akıncı: “Bir ilişki, kişilikli bir zeminde ve eşitlikçi düzlemde olursa anlamlı ve yararlı olur. Önceki gün yapılanlar karşısında sessiz kalınabilir miydi ya da düne kadar yapılan müdahaleler karşısında birilerinin yaptığı gibi susup kalalım mı?” diye sordu.

Akıncı’nın seçim ofisinden verilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, katıldığı tv programında soruları cevapladı.

Akıncı: “Kıbrıs sorununu çözemezsek, gelecek kuşakların çözmesi çok daha zor olacak, çünkü bölünmüşlük her açıdan çok daha geri dönülmez noktaya gelecek. Bizim neslin denemesi devam ediyor, bizim neslimiz, bu sorunu çözmek zorunda. Gelecek nesillere bölünmüş bir ada bırakmamak bizim en büyük sorumluluğumuzdur” dedi. 
Görev süresi boyunca örgütler, dernekler, muhtarlar ve yerel yönetimler, Meclis içi ve Meclis dışındaki siyasi partilerle sürekli diyalog kurduğunu ifade eden Akıncı, “Bu katılmcı süreci önümüzdeki dönemde daha da artırma ve kurumsallaştırma kararlılığındayım. Halk, oluşturacağımız katılım mekanizmaları ile birebir sürecin içinde olacak” diye konuştu. 

MARAŞ VE SU KONUSU
“Önceki gün, Maraş ve su konusunda yapılan tören ile yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Akıncı, konunun sadece önceki günkü törenlerle sınırlı tutulursa izah edilemeyeceğini, kendisinin seçilmemesi yönünde aylardır sistemli ve örgütlü çalışma yapıldığını kaydetti. 

Akıncı, Türkiye’den su gelmesine kimsenin karşı olmadığını, tam tersine Kıbrıslı Türklerin teşekkür ettiğini; ancak Yüksek Seçim Kurulunun kararına rağmen ısrarla böyle bir olayın seçim malzemesi yapılmasına da kimsenin onayı olmadığını belirtti. 

Maraş konusuyla ilgili olarak da yapılan çalışmaların, Cumhurbaşkanlığından saklandığını belirten Akıncı, Başbakan Yardımcısı’nın açıklamalarının, olayın hükümet ortağından da gizlendiğini gösterdiğini kaydetti. 

Akıncı, Maraş konusunda geçen aylarda gerçekleştirilen ve Cumhurbaşkanı’nın dışlandığı toplantılara katılarak bu “dışlamayı” onaylayan Başbakan ve Yardımcısı’nın gelinen aşamada "birbirlerini dışlar" konuma düştüklerini ifade etti. 

“DEMOKRASİ ADINA YÜZ KARASI, SEÇİMLERE DOĞRUDAN MÜDAHALENİN DEVAMI”
Müzakereleri yürüten Cumhurbaşkanlığının yetkisinde olan Maraş konusunda, BM, AB ve uluslararası aktörlerin muhatap olarak kabul ettiği, Kıbrıs Türk halkının meşru iradesini temsil eden Cumhurbaşkanı’ndan habersiz yol alınmaması gerektiğini kaydeden Akıncı: “Yapılanlar, demokrasi adına yüz karasıdır, seçimlere doğrudan müdahalenin devamıdır” dedi.

Maraş’ın bu şekilde kalmasını kimsenin istemediğini; ancak yapılacak hamlelerin de BM ile çatışmaya girerek ve Uluslararası Hukuk dışına çıkarak yapılmaması gerektiğini kaydeden Akıncı,: “Biz, Maraş konusunda çözüme katkı sağlayacak bir siyaset izlenmesi gerektiğini, bunun da halkın yetkilendireceği Cumhurbaşkanı nezdinde yapılması gerektiğini söylüyoruz” şeklinde devam etti.

“SENARYO YAZILMIŞ, SAYIN TATAR FİGÜRANLIK YAPMIŞTIR” 
Maraş hamlesinin ve etkinliğin bir adaya puan kazandırmak adına yapıldığının açık olduğunu belirten Akıncı: “Bir senaryo yazılmış, Sayın Tatar’a da bu senaryoda figüranlık yapmak kalmıştır” dedi. 

“TATAR DAHİL HERKES, 'İKİ KARDEŞ DEVLET'TEN BAHSEDER OLDU”
“Bir ilişki, kişilikli bir zeminde ve eşitlikçi düzlemde olursa anlamlı ve verimli olur' diyerek dün yapılanlar karşısında 'iyi ilişki' adına sessiz kalınabilir miydi ya da düne kadar yapılanlar karşısında susalım mı?” sorusunu soran Akıncı: “Akıncı ne dedi, ne istedi de kavgacı oldu? 'Savaş' yerine; 'barış, diplomasi, diyalog' dedi. Bir gazetecinin sorusu üzerine Kıbrıs Türkü, ilhak istemez; bu, zaten Türkiye’nin de yararına olmaz dedi” ifadelerini kullandı.

2016 yılında "bizi destekleyen tek ülke var, sığınabileceğimiz tek yer orası" dediğini anımsatan Akıncı, şöyle devam etti:

“Başka bir ülkeden destek aldığımız, alacağımız da yok. Bunu söyledim. Ama bu, kesinlikle 'kişiliksiz bir ilişki kuracağız' anlamında değildir. Biz, yıllardan beridir karşılıklı saygıya dayalı kişilikli ilişki olmasını savunduk. Şimdi, Tatar dahil herkes 'iki kardeş devlet'ten bahsetmeye başladı. Ben söylemlerimin arkasındayım; yeter ki içeriği boşaltılarak yanlış anlaşılmasın, yanlış algılatılmasın.”

“ÇIKACAK SONUCA HERKES SAYGI DUYACAK”
“Bundan sonra ne olacak” sorusu üzerine ise Akıncı, seçimlerden çıkacak sonuca; BM, AB ve uluslararası camianın olduğu gibi, tek tanıyan Türkiye Cumhuriyeti’nin de KKTC’nin demokrasisine saygı duyacağını vurguladı. 

Akıncı, “Nasıl ki biz 2016 yılında darbe girişimi olduğunda daha sonucu belli olmadan; Türkiye’nin sivil yönetimine, Türk demokrasisine, halkın seçtiği sivil idareye sahip çıkarak, destek olduk, bizim beklentimiz de buradaki seçimlere ve sonuçlarına saygı duyulmasıdır” dedi.

Seçimlerin ardından BM Genel Sekreteri’nin taahhüt ettiği şekilde toplanacak gayrı resmi 5’li toplantıda öneri sahibi Türkiye’nin de yerini alacağını belirten Akıncı: “Dünyada hiçbir şey kalıcı değildir” şeklindeki diplomasi sözüne atıfta bulunarak: “Kalıcı olan dostluklar ya da çatışmalar değil; karşılıklı yararlardır. Türkiye ile bizim de yararımız karşılıklı saygıya dayalı, iyi ilişkidedir. Kıbrıs Türk Halkı olarak, bunu yaratacak yetenek ve güçteyiz. Bunun Türkiye’de de karşılık bulacağı açık ve nettir.” dedi. 

Cumhurbaşkanlığı görevine devam etmesi halinde, Türkiye ile ilişkiler bağlamında bugüne kadarki gibi hep resmi kanalları kullanmaya devam edeceğini ifade eden Akıncı, iletişim kanallarını açık tutacağını, 45 yıllık siyasi yaşamdan kazandığı tecrübe ve iyi niyetle sağlıklı diyalogların kurulması yönünde hareket edeceğini, bunun olmaması için de bir neden görmediğini kaydetti. 

“GELECEK NESİLLERE, BÖLÜNMÜŞ BİR ADA BIRAKMAMAK EN BÜYÜK SORUMLULUĞUMUZDUR”
Akıncı, şunları söyledi: 
“50 yıl geçti, Kıbrıs sorunu, 50 yıl daha bu şekilde kalamaz. Kıbrıs’ta Doğu Akdeniz’de yaşananlar, ortada. O nedenle, eğer bizim kuşak (ki Anastasiadis ile aynı kuşaktanız) bu sorunu çözemezsek gelecek kuşakların çözmesi daha da zor olacak; çünkü bölünmüşlük her açıdan çok daha geri dönülmez noktaya gelecek. Bu tehlikeyi görüyorum. Bu ada ilanihaye bölünmüş mü kalacak, yoksa siyaseten iki eşit kurucu devletli, Avrupai, çağdaş bir devlet yapısı içine de mi olacağız? Sorun devam ediyorsa sorunu çözme çabası da devam eder. Anastasiadis görevde, halkın takdiri ile biz de görevimize devam edeceğiz. Sorunu çözme fırsatı, devam ediyor ve bu nesil bu sorunu çözmek zorunda.
Gelecek nesillere bölünmüş bir ada bırakmamak, bizim en büyük sorumluluğumuzdur.”