Lefkoşa’da dün akşam düzenlenen yürüyüşte demokrasi, irade, toplumsal barış ve birliktelik talepleri dile getirildi. 

Sosyal medya üzerinden örgütlenen Demokrasi ve İrade Platformu’nun düzenlediği yürüyüş, dün akşam üzeri saat 18.30 sıralarında Citroen Kavşağı’nda başladı. Yürüyüşte, “Herkes İçin Demokrasi”, “Herkes İçin Özgürlük”, “Biat Değil Özgürlük” gibi dövizler taşındı, “Müdahale Değil İrade, “Kıbrıs’ta Son Söz Kıbrıslılarındır” pankartları açıldı, cep telefonları ışıkları yakıldı.

Hafta sonu safra ameliyatı geçiren 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da yürüyüşün başına katıldı. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, LTB Başkanı Mehmet Harmancı, CTP ve TDP milletvekilleriyle birlikte yüzlerce vatandaşın katıldığı yürüyüş İnönü Meydanı’nda sona erdi. Buraya kurulan platformda açıklama da yapıldı.

“VAR OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Platform adına açıklamayı Gülşen Erçin ve Orhan Erönen yaptı. Açıklamada, “Her şeye rağmen üretmeye, ürettikçe var olmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin korkuya gömülmesine izin vermeyeceğiz” denildi.

Açıklamada, “Kıbrıs Türk toplumunun iradesinin görmezden gelindiği, onurunun yerle bir edildiği, demokrasisine belirgin şekilde müdahale edildiği” savunuldu, nereden gelirse gelsin Kıbrıs Türk halkının hiçbir müdahaleyi hoş görmediği, kabul etmediği ifade edildi.

“Bu ülke farklı görüşte insanların birbirine hoşgörüyle baktığı, vicdanların ve akılların susturulamadığı bir ülke oldu, bundan sonra da böyle olmaya devam edecektir” denilen açıklamada,  “Öz kaynaklarımıza her ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağız. Her şeye rağmen üretmeye, ürettikçe var olmaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verildi.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE DÜŞMAN DEĞİLİZ”

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve hemen sonrasında yaşananların Kıbrıs Türk siyasi tarihine demokrasi ayıbı, kara leke olarak geçtiğinin belirtildiği açıklamada “Biz Türkiye Cumhuriyeti'ne düşman değiliz, Türkiye halklarına düşmanlık değil, kardeşlik duyguları besliyoruz. Sesimiz ve vicdanımız dünyanın neresinde olursa olsun iradesine müdahale edilen, korkutulan ve sindirilen tüm halkların yanındayız” denildi, Kıbrıs'ın Ankara’dan yönetilemeyeceği söylendi.

Açıklamada, şunlar da kaydedildi:

“Biz varız. Buradayız. Biz çağdaş, laik, kendi ayakları üzerinde durabilen ve durma yeterliliğine sahip bir toplumuz. Toplumsal barış ve ilkesel birliktelik bu topraklarda bizler için demokrasimiz kadar önemlidir. Bu topraklarda kadın ve erkeğin eşit olduğu, tüm farklılıklara ve çevreye saygı duyulduğu, barış kültürünün hakim olduğu bir anlayışı var edeceğiz! Bunlar var oldukça biz de var olacağız! Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukuk içerisinde yer alacakları daha yaşanası ve onurlu bir gelecek için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizleri uluslararası hukukun dışına itecek her şeyi şimdiden reddediyoruz!

Demokrasi ve İrade Platformu olarak dün bu mitingin organizasyonu bir kıvılcımdır. İrademizden doğan bu kıvılcımı toplumun tüm kesimleri ile birlikte örgütleyerek katılımcılıkla ve kolektif bir ruhla daha da büyüteceğiz. Bu ülkenin korkuya gömülmesine müsaade etmeyeceğiz, gölgelerin, karanlıklarda dolaşmasına izin vermeyeceğiz.”

Anayasanın geçici onuncu maddesinin daha özgürlükçü, daha eşitlikçi, daha katılımcı bir anayasa ile değiştirilmesi gerektiğinin de savulduğu açıklamada, başkanlık sistemi adı altında ülkenin başına kayyum atanmasına, çok sesliliğin ve demokratik süreçlerin yok edilmesine asla izin verilmeyeceği belirtildi.