Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Erenköy direnişinin 56’ncı yıl dönümünde, Erenköy Şehitliği’nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada bu topraklarda sadece bir tek tarafın resmi tanınmış devlet hüviyetinde olmasına ve Kıbrıs Türk halkının haklarını gasp etmesine göz yumacak hiç bir kişinin olmadığını vurgulayarak, “Bu halk kararını kendisi verecek, rotayı bize halkımız çizecek, kimse merak etmesin” dedi.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın şehitlikte yaptığı konuşma şöyle: 
“Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Erenköy Şehitlerini anma töreninde yaptığı konuşmada, 8 Ağustos 1964’de bu topraklarda yaşanan Şanlı Erenköy direnişinin 56’ncı yılında tüm şehitleri rahmet ve saygıyla andığını, hayatta olan gazileri sevgiyle kucakladığını söyledi.
 
“SAVAŞIN KAZANANI OLMAZ. BARIŞ VE İSTİKRAR ORTAMI ANCAK İNSANLARI MUTLULUĞA, HUZURA KAVUŞTURABİLİR”
 
Savaşın, kazananı olmayan bir sonuç olduğu inancını getiren Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle dedi:
 
“Savaş, kazananı olmayan bir sonuçtur, önemli olan bunun nedenlerini ortadan kaldırabilmektir ve elbette caydırıcı olabilmek çok önemli bir husustur. Caydırıcı olabilmek için de güçlü olmak gerekir. Biz, bütün makamlarımızla bu konudaki bütün kurumlarımızla, kuruluşlarımızla bunun bilinci içerisinde hareket ediyoruz. Asker ve sivil olsun bu bilinçle hareket ediyoruz. Temennim; savaşların kazananının olamayacağının herkes tarafından idrak edilmesidir. Herkesin, en yakın komşularımızdan daha uzaktakilere kadar, Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış’ ilkesinin önemini ve anlamını kavramalarıdır. Barış ve istikrar ortamı ancak insanları mutluluğa, huzura kavuşturabilir.”
 
“YÜKSEK ÖĞRENİMLERİNİ YARIDA BIRAKARAK, VATAN SAVUNMASINDA CANINI, KANINI VEREN O DÖNEMİN GENÇLİĞİNİ UNUTMAK MÜMKÜN DEĞİL”
 
Cumhurbaşkanı Akıncı, o tarihte, özellikle Türkiye ve Türkiye dışından da yüksek öğrenimlerini ya da işini gücünü yarıda bırakarak Erenköy’e gelip, bölge köylüleriyle birlikte vatan savunmasında kanını, canını veren o dönemin gençliğini unutmanın hiçbir zaman mümkün olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
 
“Bu ne için yapıldı? Kıbrıs Türk halkı bu topraklarda özgürce yaşayabilsin diye yapıldı. Bu topraklarda bunlar neden yaşandı? Değerli kardeşlerim, bu ada Yunanistan’a bağlı bir ada haline gelmesin ve Kıbrıs Türk halkı Yunan idaresinde bir azınlık olmasın diye bu fedakarlıklar yapıldı. Fedakarlıkların en büyüğü, gencecik yaşta canını vatanı için, toplumu için verebilmektir, ben bundan daha büyük bir fedakarlık düşünemem. Bu fedakarlıklar sonucundadır ki bu günlere ulaşabildik.” 
 
“ŞEHİTLERİMİZE, GAZİLERİMİZE VE TÜM HALKIMIZA BORÇLARIMIZ VAR”
 
Şehitlere, gazilere ve tüm halka, ekonomisi ve demokrasisi ile güçlü bir toplumsal yapıyı kurmak sorumluluğu olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:
 
“Değerli kardeşlerim, altı çizilmesi gereken bir nokta daha var; şehitlerimize, gazilerimize ve tüm halkımıza borçlarımız var. Ekonomisi ve demokrasisi ile güçlü bir toplumsal yapıyı kurmak sorumluluğumuz var, bu topraklarda adaleti gerçek anlamda tesis etmek sorumluluğumuz var. Sosyal adalet ve sosyal dayanışma ruhunu yaygın bir duygu haline getirmek sorumluluğumuz var. Çağdaş eğitim sistemini, çağdaş sağlık alt yapısını kurmak ve sürdürülebilir kılmak sorumluluğumuz var. Doğal tarihi çevreyi gözümüz gibi korumak, bu güzellikleri tahrip etmemek sorumluluğumuz var. Trafikte insanlarımızı yollarda bu kadar kolay kaybetmeyeceğimiz bir alt yapı ve trafik eğitim ve denetim sistemini oluşturmak sorumluluğumuz var.”
 
“HEDEF; BU TOPRAKLARDA ÖZGÜRLÜK, EŞİTLİK VE GÜVENLİK İÇİNDE YAŞAYABİLMEKTİR”
 
Erenköy Cemiyet Başkanı’nın konuşmasına ilişkin bir şey söyleme ihtiyacında olduğunu belirterek, her hangi bir şekilde, herhangi bir dönemde müzakerelerin yapılabileceğini, yeri ve zamanı geldiğinde yine yapılacağını; bu topraklarda uluslararası hukuk içinde yer alabilmek için ne gerekirse yapılacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:
 
“Bu topraklarda uluslararası hukuk içinde yerimizi alabilmemiz için ne gerekirse yapılacak. Aramızda bu topraklarda sadece bir tek tarafın resmi tanınmış devlet hüviyetinde olması ve bizim haklarımızı gasp etmesine göz yumacak hiç bir kişi yoktur. O nedenle diplomasi, diyalog, müzakere her gerektiğinde kullanılması gereken araçlardır, ama hedeften şaşmadan. Hedef nedir; bu topraklarda özgürlük, eşitlik ve güvenlik içinde yaşayabilmektir. Bunun için günü geldiğinde müzakere ise müzakere, elbette Türkiye ile de istişare içinde, bu makamda kim olursa olsun, ben devam edersem ben, benden başkası gelecekse o, mutlaka bunu yapacaktır, yapmak sorumluluğu vardır.”
 
Müzakereler var diye kendi iç bünyemizdeki adımların ertelenmemesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şöyle konuştu:
 
“Yani biz, müzakere var diye kendi iç bünyemizde atmamız gereken adımları niye erteleyeceğiz, niye ekonomimizi, sağlığımızı, eğitimimizi bir başka güne erteleyeceğiz? Bizim daha iyi, daha güzeli arayıp bulmak için ve bunları yaşama geçirmek için elimizi tutan mı var? Bunları yapmak, daha güçlü bir ekonomiye, daha güçlü bir eğitim sistemine ve diğer bütün unsurlara sahip olmak, gün gele müzakere masasında bizim elimizi güçlendiren unsurlardır, zayıflatan değil. Bu kadarla yetinmek istiyorum. Şehitlerimizin manevi huzurunda siyaset yapmayı doğru bulmuyorum. Sayın Erenköy Cemiyet Başkanı bir iki defadır bunu yapıyor. Temenni ederim ki artık bunu yapmasın, çünkü, bu yer o yer değil, zaten çok yakında seçimler geliyor. Bu halk gereken kararını kendisi verecek, rotayı bize halkımız çizecek, kimse merak etmesin, endişeye de düşmesin.”
 
“ASLOLAN, BU ADADA BİR DAHA YENİ ŞEHİTLERE BİZİ MECBUR BIRAKMAYACAK BİR DÜZENİ OLUŞTURABİLMEKTİR”
 
“Şehitlerimize ve gazilerimize, kanaatimce tüm toplumumuza bir borcumuz daha var” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
“Bu adada çok şehitler verdik, çok gazilerimiz oldu. Asıl olan, bu adada bir daha yeni şehitlere bizi mecbur bırakmayacak bir düzeni oluşturabilmektir. Günü geldiğinde eğer mecbur kalınırsa elbette canını seve seve feda edecek bir gençliğimiz vardır. Ama asıl olan, bir daha o günlere, o tehlikelere bizi itmeyecek bir düzenlemeyi bu topraklarda geçerli kılmaktır, başarmamız gereken budur ve Kıbrıs Türk toplumunun bunu başarabilecek güçte ve dirayette bir toplum olduğuna ben yürekten inanıyorum.”
 
Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesinin rehberleri olmaya devam etmesi gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu adada ve etrafındaki şu mavi denizlerdeki zenginlikleri hakça bölüşebilmenin yollarını bulmalıyız, bunun mücadelesini verebilmeliyiz ve bunun da gereklerini zaten Türkiye ile birlikte yerine getiriyoruz. Rum tarafının, ‘Bu benim egemenlik alanımdır. Bunu konuşmam, tartışmam’ söylemlerine karşı, onları bu alanda da müzakereye zorlayacak bir diplomatik girişim içerisindeyiz; geçen yıl 13 Temmuz’da önlerine önerileri onun için koyduk. Bundan daha fazla kaçabileceklerini sanmıyorum, Çünkü bugün, BM olsun, AB yetkilileri olsun, burada diyalogdan başka ve adil paylaşımdan başka bir seçeneğin olmadığını onlar da görüyor ve anlıyorlar” dedi.
 
“SAVAŞIN KAZANANI OLMAZ. BARIŞ VE İSTİKRAR ORTAMI ANCAK İNSANLARI MUTLULUĞA, HUZURA KAVUŞTURABİLİR”
 
Savaşın, kazananı olmayan bir sonuç olduğu inancını dile getiren Cumhurbaşkanı Akıncı, konuşmasını şöyle tamamladı:
 
“Savaş, kazananı olmayan bir sonuçtur, önemli olan bunun nedenlerini ortadan kaldırabilmektir ve elbette caydırıcı olabilmek çok önemli bir husustur. Caydırıcı olabilmek için de güçlü olmak gerekir. Biz, bütün makamlarımızla bu konudaki bütün kurumlarımızla, kuruluşlarımızla bunun bilinci içerisinde hareket ediyoruz. Asker ve sivil olsun bu bilinçle hareket ediyoruz. Temennim; savaşların kazananının olamayacağının herkes tarafından idrak edilmesidir. Herkesin, en yakın komşularımızdan daha uzaktakilere kadar, Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış’ ilkesinin önemini ve anlamını kavramalarıdır. Barış ve istikrar ortamı ancak insanları mutluluğa, huzura kavuşturabilir. Bu duygu ve düşüncelerle, yıllar önce fedakarlıkların en büyüğünü yapmış olan, bizler daha özgür yaşayabilelim diye canlarını bu topraklarda bırakmış olan tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmetle ve saygıyla anıyorum, gazilerimizi sevgiyle minnetle kucaklıyorum.”