İlk konuşmayı, CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe, “Demokraside Son Durum” konusunda gerçekleştirdi. 
Demokrasinin Cumhurbaşkanı tarafından “ayaklar altına alındığını” iddia eden Özdenefe, “Tatar’ın kendisini Mecliste ve UBP Başkanı zannettiğini” savundu. 
Cumhurbaşkanının tüm siyasi partilerden bağımsız görev ifa etmesi gerektiğini unuttuğunu savunan Özdenefe,  Cumhurbaşkanına haftalar önce, vekalet vermeden Cumhurbaşkanlığı Sarayına gitmemesi yönünde uyarıda bulunduklarını ancak bunu yapmadığını söyledi. 
Kayıp Şahıslar Komitesi’nde (KŞK) yaşananlara da değinen Özdenefe, komitenin yıllardır ciddi çalışmalar yürüttüğünü, Mehmet Ali Talat’ın cumhurbaşkanlığı dönemde aktif hale getirildiğini ve tüm cumhurbaşkanları döneminde bu durumun değişmediğini, komitenin özverili çalışmalarını politize olmadan sürdürdüğünü kaydetti. 
Özdenefe, Cumhurbaşkanı Tatar’ın ise bugüne kadarki deneyim ve kurumsal yapıyı, çöpe attığını iddia ederek, Gülden Plümer Küçük ve Mina Balman ile çalışmadan “önyargı ile hareket ederek” işlerine son verdiğini, 4-5 çalışana da ihbar yollandığını söyledi. 
Komitenin politize edilmesine bugüne kadar izin verilmediğini, ilk defa bu dönemde komitenin politize edilmekte olduğunu savunan Özdenefe, komitenin işlevsiz hale getirilmesinin Kıbrıs Türk toplumu için uluslararası alanda da olumsuz etkileri olacağını söyledi. 
Kayıp şahıslarla ilgili Kıbrıs Türk toplumuna ve Türkiye’ye AİHM’de dava getirilmediğini çünkü KŞK’nın iç hukuk yolu olarak kabul gördüğünü dile getiren Özdenefe, komite çalışanlarının uluslararası standartlarda görev yapmak için eğitim aldığını belirtti. 
BM Genel Sekreterinin Geçici Kıbrıs Özel Danışmanı Lute’un yarın liderlerle görüşme yapacağını, BM zemininde gayri resmi beşli görüşmelerin başlayabilmesi için BM zemininin teyit edilmesi gerektiğini dile getiren Özdenefe, zirvenin yapılmasının başta Türkiye’nin yaptığı bir çağrı olduğunu kaydetti. 
Özdenefe, Cumhurbaşkanına, “yetki ve sorumluluklarını demokrasiye saygı çerçevesinde kullanması” yönünde çağrıda bulundu. 
TAÇOY 
Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, Özdenefe’nin konuşmasını yanıtlarken, öncelikle Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk Üyesi Gülden Plümer Küçük’ün kimin tarafından, nasıl atandığına bakılması gerektiğini söyledi. 
2006 yılında o dönem Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın göreve geldiğini ve KŞK Kıbrıslı Türk üyesi olarak görev yapan Rüstem Tatar’ı görevinden alarak, daha rahat çalışabileceği için yerine Gülden Plümer Küçük’ün atadığını kaydetti. 
Taçoy, KŞK’ya en çok parayı veren ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu dile getirdi. 
Bakan Taçoy, Kıbrıs sorununa da değinerek, müzakere masasından kalkanın,  Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olduğunun unutulmaması gerektiğini, Rumların garantileri öne sürerek görüşmelere son verdiğini belirtti.
Yaşanan doğal afete de değinen Taçoy, Afet Komitesi’nin üç kez toplandığını, üst kurul toplantısı da yapıldığını, tespit çalışmalarının tamamlandığını dile getirerek, zararın raporlarla ortaya çıkacağını, bu noktada hükümetin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti. 
2010’dan itibaren çeşitli yılarda yaşanan afetlerin zararlarının ödenmediğini dile getiren Taçoy, bu zararların bugün için de, geçmişe yönelik de ödenmesi gerektiğini söyledi. 
Taçoy, “Hükümet vardır ve görevdedir, aksaklık yoktur” dedi. 
Bakan Taçoy, görüşmelerin hangi parametreler kullanılarak devam edeceğinin yarınki görüşmeler sonucunda belirleneceğini söyleyerek, Maraş’ın ne olacağının KKTC otoritesinin kararına bağlı olduğunu belirtti. 
Maraş’ın gerçek sahiplerine iade edilebileceğini söyleyen Taçoy, “Burada bir devlet var ve kararları da bu devlet alır. Biz alırız biz uygularız, bununla da gurur duyarız” dedi. 
Taçoy, Kıbrıs konusunda yeni şartlar ortaya koyma noktasında olduklarını söyledi. 
Kıbrıs’ta anlaşma istemeyenin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olduğunu söyleyen Taçoy, bunu bilerek adım atılması gerektiğini, kendilerinin KKTC’nin daha iyi noktaya gelmesi için çalıştığını kaydetti. 
ŞAHALİ 
CTP Milletvekilli Erkut Şahali, “Hükümet arayışı ve ülkede gelinen son durum” konusunda konuşma yaptı. 
Şahali, ülkede hükümet olduğunun söylendiğini ancak ülkede hükümet olmadığını savundu. 
Ülkede hükümet olmadığından sürüş ehliyeti sınavları yapılamadığını ve sürüş ehliyeti verilemediğini söyleyen Şahali, “Cumhurbaşkanına çağrı yapıyorum. Bugün hemen Bakanlar Kurulunu toplantıya çağırsın ve bu ‘küçük sorunu’ çözmek üzere karar geçirsin. Bakalım ülkede hükümet var mı yok mu görelim” dedi. Şahali, “Bakanlar yerlerinde olabilir ama bu, hükümetin varlığına işaret değildir. Hükümet bir an önce kurulmalıdır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’a hükümeti kurma görevi vermesinin  ardından Erhürman’a daha süresi dolmamışken, bir açıklamasında süreyi uzatmanın “anlamsız olduğunu” söylemesini eleştirerek, Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı yemini ve görev ve sorumluluklarına uygun davranması, yorum yapmaması ve hükümet kurma çalışmalarını sadece izlemesi gerektiğini belirtti. 
Kıbrıs sorunu ve BM parametrelerine değinen Şahali, “Tarihi gerçeklerden uzaklaşarak, ayrılıkçı fikirler savunmak sesimizi Silihtar’a hapsetmemize neden olacaktır” dedi. Şahali, Kıbrıs sorununa ilişkin, yerleşik parametrelerin yok sayılmasının Kıbrıs Türk halkını sağlam zeminden uzaklaştıracağını kaydetti.
Hükümeti ortadan kaldıran koşulları ve temasları görmezden gelmemek gerektiğini söyleyen Şahali, hükümet ortaklığı teklif ettikleri muhataplarının yaklaşım ve değerlendirmelerini görmezden gelemeyeceklerini, bekleyeceklerini, siyasi hata yapma lüksü olmadığını belirtti. 
Şahali, siyasetin itibarsızlaştırılmasının tüm siyasi partilere zarar verdiğini, bunun önlenmesi gerektiğini söyledi. 
Şahali’nin konuşmasının ardından gruplar arası mutabakatla Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu toplantısı sona erdi. 
Bir sonraki oturum 7 Aralık Pazartesi saat 10.00’da gerçekleştirilecek.