KIB-TEK Genel Müdürü Gürcan Erdoğan hakkındaki yolsuzluk soruşturması Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’nde karara bağlandı. Erdoğan ve şoförü Hüseyin İnce toplam 500 davadan itham edilmiş, iki sanık da suçlamaları kabul etmemiş ve hükümsüz tutuklu olarak cezaevine gönderilmişti. Davanın duruşma kararı dün açıklandı.

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun, Kıdemli Yargıç Şerife Kâtip ve Yargıç Murat Soytaç’ın huzurunda görüşülen karar duruşmasında sanıkların aleyhindeki kararı Aksun açıkladı.

Başkan Fadıl Aksun, olgulara göre sanık Hüseyin İnce kamu kurumu konumunda bulunan KKTC KIB-TEK’den hakkı olmadığı halde ve görevinin gereğine aykırı olarak ek mesai talep formu doldurmuş ve bunlar sanık Gürcan Erdoğan  tarafından onaylanarak sanık 2’ye haksız olarak 101,180.48 TL brüt ek mesai ödemesi yapıldığına karar verdiklerine ve bu bulgulardan yola çıkarak iddia makamının  522 davadan da sanıkların makul şüpheden ari şekilde suçlu olduklarını ispat ettiğine bulgu yaptı.

Başkan Fadıl Aksun, her iki sanığın toplamda 522 dava ile itham edildiğini ve yapılan duruşma sonucunda aleyhlerine gelen tüm davalardan suçlu bulunup mahkum edildiklerini belirtti.

Aksun, Sahte Resmi Belge Tanzim suçunun Fasıl 154 Ceza Yasasının 337. Maddesine göre 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabileceğini belirtti.

Aksun şöyle devam etti: “Kanun koyucunun bu takdirinden bu suçun kamu yararını haleldar ettiği anlaşılmaktadır. Resmi Belgeler, mahkumiyet kararımızda da vurguladığımız üzere devletin işleyişi içerisinde kullanılan ve tanzimi esansında özen gösterilmesi gereken bir türdür. Bu belgelerde yapılacak bir sahteciliğin doğrudan kamuya zarar verdiği kaçınılmaz bir gerçektir.

Bu dava özelinde konuya baktığımızda sanık 2’nin gelişi güzel ve bir dayanağı olmadan ek mesai talebinde bulunduğu ve sanık 1’de bu talebi onaylayarak bunun parasal sonuç doğurmasına katkısı olduğu görülmektedir. Bu iki eylem bir biriyle doğrudan bağlı olduğundan sanıklar hakkında ceza takdiri açısından bir ayrıma gitmeyi uygun bulmayız.

Ceza takdir ederken üzerinde durulması gereken sanıkların bu davranışları ile oluşan zararın nerde sonuç doğurduğudur. Sanıklar bu davranışları ile KIB-TEK’in mali yapısına veya bir başka değişle kamu kaynaklarına zarar vermiş durumda idiler. Kamu Kaynaklarından ücret alan kişilerin haksız olarak yaptıkları kazançlar neticesinde devletin veya bağlı kurumun vermiş olduğu hizmetin maliyeti artmakta ve bu maliyet artışı doğrudan vatandaşın cebini etkilemektedir. Kamu kaynaklarının  ekonomik, etkin ve verimli kullanılması her kamu görevlisinin görevini ifa ederken aklında tutması gereken bir unsurdur. Bu göz ardı edilerek  sebebiyet verilen zarar kamu zararıdır ve cefası vatandaş tarafından çekilmektedir”

Aksun, ek mesai gibi istisnai ödenek talep eden kişilerin yukarıdaki durumun hassasiyeti ile dürüstlükten şaşmadan hareket etmeleri ve bunu denetleyen yöneticilerin ise kamu kaynaklarına zarar vermemeyi esas alarak görevlerini ifa etmeleri  gerektiğine değindi.

Aksun, şöyle devam etti:

“Huzurumuzdaki davada her iki sanık da yükümlülükten uzak davranış sergilemişlerdir. Sanıkların bu davranışı ile kurumu toplamda 101,180.48 TL zarara sokmuşlar Emare 40 BDK Raporundan sonra ise bunun toplamda 64,671.32 TL’si kuruma sanıklarca geri ödenmiştir. BDK bu ödemeyi talep ederken sanıklardan sadece %25’i aşan kısım için talepte bulunmuş olup mahkemenin bulgusu tüm ek mesai beyanlarının doğru olmadığı noktasında olduğundan sanıklar tarafından yapılan ödemenin kısmi tazmin sağladığı noktasında bulgu yaparız. İddia makamı sanık 1’in sabıkasız sanık 2’nin ise benzeri sabıkası bulunmayan bir kişi olduğunu ifade ettikten sonra söz alan sanık 1 avukatı sanığın mahkemeden özür dilediğini, 2 çocuk babası olup çocuklarından birinin öğrenci diğerinin ise iş adamı olduğunu mahkememize aktardıktan sonra mahkumiyet kararındaki bulgularımıza ters düşmemeye gayret ederek sanık 1’in sanık 2’yi sürekli yanında gördüğü için bu mesaileri yaptığı yanılgısı ile hareket ettiğini, kurumuna bağlı ve oldukça takdir edilen ve büyük katkılar ile kurumun her kademesinde çalışmış bir kimse olduğunu ifade etmiştir.Sanık 2 avukatı ise sözlerine istinaf haklarına halel gelmeksizin ibresi ile başlayarak şikayetçinin zararının ödendiğini ve ortada bir zarar kalmadığını ifade etmiştir.Sanık avukatlarının sanıklar için ifade ettiği hususları özellikle sanıkların sabıkasız kişiler olduğunu sanıklar lehine dikkate almakla beraber kamu yararının korunmasının ağır bastığı meselelerde bu hafifletici sebeplere gereğinden fazla değer verilmemesi yönündeki prensip açısından kendimiz ikaz ederiz. Yukarıda vurguladığımız üzere sanıkların yaptıkları davranış ile genelde zarar gören kamu kaynakları özelde ise KIB-TEK aboneleridir. Bu zararın bir kısmının karşılandığını yine sanıklar lehine dikkate almış olsak da sanıklara hürriyeti bağlayıcı bir ceza dışında ceza takdir etmenin mümkün olmadığı sonucuna varırız. Tüm yukarıdakiler ışığında sanıkların lehin olacak sebepleri de değerlendirdikten sonra her iki sanığı 18’er ay hapis cezasına çarptırırız.”

Daca konusu olay nasıl olmuştu?

Başbakanlık Denetleme Kurulu'nun kamuoyuna da yansıyan ‘ek mesai’ konusu ile ilgili raporunu tamamladı. Kıb-Tek Genel Müdürü Gürcan Erdoğan’ın şoförü Hüseyin İnce’ye, mevzuatta belirlenen %25’i aşan ek mesai ödemesi ile ilgili aylardır süren araştırma sonucunda, “Yetki aşımı, yanıltıcı beyan, usulsüz ödeme, yasal mevzuata aykırı işlemler ile kurumu zarar uğratma tespiti yapılmıştı. Başbakanlık Denetleme Kurulu; 2016 Haziran-2018 Ocak dönemi ile ilgili yapılan incelemede, 64 bin 671,32 TL’lik ek mesainin usulsüz ödendiği bulgusu yaparak, 61 bin 423 TL’den Gürcan Erdoğan’ı, 3 bin 247.65 TL’den de Hüseyin İnce’yi sorumlu tuttu. Rapor, Savcılığa Başbakanlık Denetleme Kurulu tarafından gönderildi. Kıb-Tek Yönetim Kurulu adına avukat Emre Efendi, Polis Genel Müdürlüğü’ne giderek, her iki isimle ilgili suç duyurusunda bulunmuştu.