“Muhalefet daha önce hükümette iken nisap konusunda yaptıkları açıklamalarda UBP’nin nisabı sağlamadığı ve Meclis’i çalıştırmadığı yönünde idi. Bugün aynı şeyleri maalesef kendileri yapıyor.Pazartesi günü nisap olmadığı için Meclis 24 saat sonraya ertelenmek zorunda kaldı. Şuanki ortamda Meclis’in çalışması daha da önem kazanmıştır. Ancak muhalefet sırf nisap sağlamama adına genel kurul salonunun dışarısında oturmayı tercih etti. Ben bunda samimiyet göremiyorum. Evet ortaya bir irade koydunuz, o iradeyi de daha sonrasında desteklemeniz lazım. Bir yanlış var ise, onu görüyorsanız da kalkıp beyan ediyorsunuz ancak daha sonra bambaşka şeyler yapıyorsunuz. Bu kez size ve bize güvenirlik kalmaz. İster hükümette olalım isterse muhalefette hiç fark etmiyor. Maalesef hep yanlışları tekrar ediyoruz. Gerek biz gerekse muhalefet hep aynı. Şuanda aslında bizim nisabı konuşmamız gerekir. Ancak bugüne kadar böyle gitmiş. Bu bir uygulama gibi. Artık rutin oldu”….

“ÖNCELİĞİMİZ EKONOMİ OLMALI”

“LÜZUMSUZ ŞEYLER ÜZERİNE VAKİT KAYBEDİLİYOR”

“Ülkenin şuanda en önemli konuları ekonomi ve sağlıktır. Ekonomi olmazsa sağlığınızı da düşünemezsiniz. Özel sektör büyük sıkıntılar yaşıyor. Bizim hep beraber konuşup bunları dile getirmemiz gerekirken lüzumsuz şeyler üzerine vakit kaybediliyor. Bugün bir yasa dahi Meclis’e geldiğinde o yasanın dışında herkes aklına ne gelirse onunla ilgili konuşuyor. Önceliğimizin şuanda ekonomi olması gerekir. Özel sektörü nasıl kalkındıracağımızı hep birlikte kafa yorarak, bunları konuşmamız gerekir. Halen daha maalesef bunu sağlayamadık”….

“ÖZEL SEKTÖRE DAHA FAZLA AÇILIM OLMASI GEREK”

“Özel sektöre daha fazla açılım olması gerektiğini düşünüyorum. Şu da bir gerçeğimiz ki elinizde bir bütçe var ise ona göre bir dağılım yapabilirsiniz. Bizim KKTC bütçesini nasıl daha güçlendirebiliriz noktasında oturup, konuşmak lazım. Maalesef karantina otellerine büyük paralar ödendi. Belki de bu paralar özel sektöre aktarılsaydı herkesin eşit miktarda yararlanacağı şekilde dağıtılmış olsaydı bugün daha iyi koşullarda olabilirdik. Halkımıza yeterince dokunamadığımızı düşünüyorum. Ekonomide uzman kişileri biraraya getirerek, fikirleri tartıştırıp, düzlüğe çıkabileceğimiz yolları bulmalıyız”…

“ALINAN KARARLAR YETERLİ DEĞİLDİR”

“50 milletvelininden biriyim ben ancak sorunları dile getirebilirim. Yürütmenin elindedir kararlar almak ve hayata geçirmek. Evet birtakım kararlar aldılar. Yeterli mi diye sorarsanız? Hayır yeterli değildir. Daha farklı kararlar alınması yönünde çalışıldığını da biliyorum. Umarım en erken zamanda daha etkili, verimli, özel sektöre, esnafa daha dokunabilecek kararlar alınır”….

“ONAY YASALARINDA BİLE SIKINTI YAŞIYORUZ”

“Ekonomi komitesi dışında hükümetin komitelerde çoğunluğu olmaması nedeniyle ciddi anlamda karar alamıyoruz. Muhalefetin de destek olması lazım. Onay yasalarında bile sıkıntı yaşıyoruz. Muhalefet destek vermezse hiçbir yasa hiçbir şekilde geçemiyor. Türkiye ile imzalanan protokollerde bile sıkıntı yaşıyoruz. En basiti de geçenlerde e-devlet ile ilgili bir  onay yasası geldi. Maalesef muhalefet destek vermediği için komiteden geçemedi”.

“BEN DOĞRU BİLDİĞİMİ YAPARIM”

“Gerek muhalefette iken gerekse hükümette iken ben hep aynı şeyleri söyledim. Hiçbir söylemimi değiştirmedim. Söylediğimden farklı şeyler yapmak istemedim. Çünkü karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar insanlar size güvensizlik noktasında olsun istemiyorum. Ben bugüne kadar hep şunu düşünüyorum. Doğru duvar yıkılmaz. Siz elinizden geldiği kadar doğruları yapın, doğruları söyleyin takdir eden olur, yuhalayan olur, beğenmeyen olabilir. Ama doğru duvar yıkılmaz. Ben doğru bildiğimi yaparım. Açıkçası yanlış yapmamaya çalışıyorum. Doğru bildiğim, innadığım şeylerin üzerine gidiyorum. Yerine geldiğinde partim tarafından da kabul görmese bile ben bugüne kadar inandığım şeyin peşinden gidiyorum”….

“DOSYA SAVCILIKTA ŞU AŞAMADAN SONRA KIB-TEK RAPORUNU YAZMANIN BİR ANLAMI YOKTUR”

“ANAYASAYA AYKIRI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

“Kıb-Tek Araştırma Komitesi’nde rapor yazılma aşamasında. Ben komite başkanımız Sunat Atun’a şunu da söyledim.Yargıya havale olunan bir konunun aslında komitede artık konuşulacak birşey kalmadığını düşünüyorum. Çünkü zaten konu yargıya havale edilmiş. Biz yargı makamı değiliz. Ancak görüş belirtiriz. Evet burada birtakım usulsüzlükler olmuş ve yargıya havale edilmesi noktasında birtakım kararlar alabiliriz. Zaten halihazırda dosyalar yargıda. Şu aşamadan sonra yazılacak bir raporun da bir anlamı kalmadığını düşünüyorum. Komitenin de bu saatten sonra çalışmaması gerektiğini düşünüyorum. Savcılık eğer suç için oluşan olgu var ise dava açar. Yoksa geri çeker. Ama onun kararını  verecek olan savcılıktır.Zaten dosya savcılığa gitmiştir. Bu saaten sonra bizim görüşmemiz veya bu konuda rapor yazmamız doğru olmaz, anayasaya da aykırı olduğunu düşünüyorum”.