Haravgi, KKTC’de ve Güney Kıbrıs’taki temaslarını tamamlayan BM Genel Sekreteri’nin geçici Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute’un bugün Atina’da olduğunu, ardından da Ankara’ya gideceğini yazdı. Gazete, edindiği bilgiye dayanarak Lute’un bu temas turunu tamamladıktan sonra, büyük ihtimalle 10 Nisan’da veya 27-29 Nisan’daki Cenevre konferansının hemen öncesinde yeniden Ada’yı ziyaret edeceğine işaret etti.

Kıbrıs Türk tarafı reddetti
Gazete, “her şey yolunda giderse Cenevre Konferansı’na kadar iki liderin görüşme de yapabileceğini, bunun, BM tarafından resmen sunulmayan bir öneri olduğunu” yazdı ancak Kıbrıs Türk tarafınca reddedildiği “bilgisini aldığını”  iddia etti.

Borrell'in açıklamaları Rumlarda memnuniyet yarattı
Haberde AB Yüksek Temsilcisi Başkanı Josep Borrell’in önceki gün AB’nin Kıbrıs müzakerelerine tam katılımından söz etmesinin Rum tarafında memnuniyet yarattığına işaret edildi. 

Habere göre Rum Sözcü Kiriakos Kusios’un imzasını taşıyan açıklamada, “bu kritik konjonktürde AB’nin rolünün yükselmesinin belirleyici olabileceği, keza ülkenin AB üyesi olduğunu çözümden sonra da üye kalacağı, bu nedenle Borrell’in, AB’nin rolünün en kısa zamanda gözlemcilikten, müzakerelere tam katılımcıya yükseltilmesi talebinin selamlandığı” belirtildi.

Kusios, Borrell’in Kıbrıs sorununun Türkiye-AB ilişkilerinden bağlantısız olması tezine işaret ederek “Bu tez 25-27 Mart’taki Avrupa Konseyi öncesinde özellikle ağırlık kazanıyor” vurgusunu yaptı.

“Cenevre Öncesi Avrupa Savaşları…"
Öte yandan Fileleftheros; “Cenevre Öncesi Avrupa Savaşları… Türkiye’nin AB’nin Kıbrıs Müzakerelerine Katılımını Engelleme Çabası” başlıklı haberinde, Türkiye’nin ve KKTC’nin AB’yi gerek Nisan’daki konferansın gerek sonrasında Kıbrıs müzakerelerinin dışında tutmaya çalıştığını yazdı, AB Yüksek Temsilcisi Borrell’in ilgili açıklamasına yer verdi.

Tamamen Ankara'ya bağlı...
Gazete devamla Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in, dün Güney Kıbrıs’a giden İtalyan dengi Luigi di Maio ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamaya yer verdi.

Habere göre Hristodulidis “AB-Türkiye ilişkilerinde pozitif ajanda belirlenmesiyle ilgili ne karar alınacağı tamamen Ankara’ya bağlı olacak” dedi, şunları ekledi:

“Ankara’nın diğer şeyler yanında gerek karadaki gerekse denizdeki yasadışı faaliyetlerine son vermesi ve Avrupa’nın da sorunu olan Kıbrıs sorununun BM kararları, AB ilke ve değerleri temelinde çözümüne özlü katkıda bulunması gerekir. Kıbrıs sorununa iki bölgeli iki toplumlu federasyon zemininde bir çözüm sürdürülebilir ve işlevsel olur. Kıbrıs, AB üyesidir ve yeniden birleşmeden sonra da AB üyesi kalacak. Türkiye’nin AB ile ilişkilerini güçlendirmeye yönelik ilan edilmiş arzusu da dikkate alındığında, AB’nin müzakerelerdeki rolü –belki daha önce hiç olmadığı kadar- kritik ve belirleyici önemdedir.”