Sabahattin İsmail 

19 Temmuz 1989'da Rum derin devleti tarafından Rum kadınlarının sınır delme eylemleri organize edildi.
Amaçları "masum Rum kadınlarının evlerine dönüşlerinin (sözde) işgalci Türk ordusu tarafından şiddet kullanarak engellendiğini" Dünyaya göstermek ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye aleyhine açacağı davalara malzeme sağlamaktı
Aslında bunu ilk kez 20 Nisan 1975'de Kapalı Maraş bölgesinde denemişlerdi. 
Ne ki pankartları ile bölgeye giden Türk kadınları tarafından protesto edilerek engellendiler
Rum yönetiminin sınır delme eylemleri planı şöyleydi:
Binlerce kadın sınırı geçmeye çalışacak, Türk askeri de onları döverek geri itecek, yerlerde sürükleyecek ve tutuklayacaktı
Bu görüntüleri alıp Dünya televizyonlarında yayınlamak için uluslararası TV kanallarını, ünlü gazetecileri ve Avrupalı siyasetçileri  adaya getirdiler
3 bölgede binlerce Rum kadını sınır delme eylemi yaptı. Rum derin devleti onları ve uluslararası basını otobüslerle sınırlarımıza taşıyordu. Gazeteci ve doktor kılığındaki Rum istihbarat mensupları da sınır tellerini keserek kadınları KKTC toprağına atıyordu
GKK komutanı Tuğgeneral Ali Yalçın Paşa Rum kadınlarına şiddet uygulanmaması talimatı verdi. O günlerde Enformasyon Dairesi'de memurdum ve görevim Ali Paşa'nın vereceği notları haberleştirip basına dağıtmaktı. O nedenle bütün eylemleri bizzat Ali Paşa ile yerinde izledim. Hatta zaman zaman görevli olduğumu unutarak püskürtme eylemine fiilen katıldım.
Yapılan püskürtme planına göre birinci kademede KKTC polisi yer alacak, kadınlar geri itilecek, sınırı geçmeyi başaranlar ise tutuklanacaktı. 
İkinci kademedeki mukavemetçi Kıbrıs Türk Kadınları ve gençlerimiz polisimizi aşanlara engel olacak ve Halkın sınırlarımızı koruduğu Dünya'ya gösterilecekti. 
Üçüncü kademede ise askerlerimiz olacaktı. Böylece, Dünya basınına Türk askeri ile Rum kadınlarını karşı karşıya gösteren görüntü verilmeyecek ve "işgalci, zalim Türk askeri Rum kadınlarını evlerine sokmuyor" propagandası çökertilecekti.
İlk saldırıları Metehan bölgesinde Türk Alayı mevzilerine 2. Saldırı Akıncılar bölgesindeki Armağan Tepe'ye oldu. Binlerce Rum kadını sınırı geçmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Polisimiz ve kadınlarımız onları geri püskürttü.
Armağan Tepe'ye çıkan Rum kadınları, Türk kadınları tarafından tepeden geriye yuvarlandı. 
Bir diğer saldırı Lefkoşa sur içinde Aykasyano bölgesindeki eski Rum okulları önündeki sınırlarımıza yapıldı. Gazeteci yeleği ve beyaz önlük giyen doktor kılığındaki Rum istihbarat örgütü ajanları ile papazlar tel kesme makası ile telleri kesip Rum kadınları bizim tarafa atıyordu. KKTC polisi ve sivil halkımız bunları enterne ediyordu. 
111 eylemci Rum "1. derece askeri bölgeyi ve sınırı ihlal" suçundan tutuklandı. 
Rum istihbarat örgütü elemanı "gazeteci " Lazaros Mavros" da tutuklananlar arasında idi.
Lazaros Mavros tutuklandıktan sonra sorgulandı, mahkemeye çıkarılıp yargılandı. 
12 gün hapis yattı, 2 fotoğraf makinesine el kondu, sonra Güneye iade edildi. 
Bu Lazaros Mavros kimdi biliyor musunuz?
Bebek katili Abdullah Öcalan'a kendi pasaportunu veren ajan!
 Yıllar sonra Terör elebaşı bebek katili Abdullah Öcalan yakalandığında taşıdığı pasaport işte bu ajan Lazaros Mavros'un pasaportu idi.
Lazaros Mavros aynı zamanda Theofilos Georgiades adlı bir başka Rum istihbarat örgütü elemanı ile birlikte Güneyde "Kürdistanla Dayanışma Derneği"ni  kurmuştu. Bebek katili Öcalan ile Bekaa Vadisi'nde birçok kez görüşmüşlerdi. Tedavi ve eğitim için Güneye getirilen PKK'lılara hamilik yapmakta, PKK  para trafiğini yönetmekte ve güneyde Türkiye aleyhine miting ve yürüyüşler organize etmekteydi.
O gün yakalanamayan Rum Enformasyon Dairesi Türkçe bölümü sorumlusu ve Kürdistanla Dayanışma Derneği Başkanı Theofilos Georgiades 1994 yılında Güneyde evinin kapısı önünde motosikletli 2 kişinin silahlı saldırısı sonucu öldürüldü. Cenazesi Yunan bayrağına sarıldı ve askeri törenle kaldırıldı. Fotoğrafları PKK kamplarına asıldı. PKK'nın kahramanı ilan edildi. Sözde "Kürdistan Kültür Merkezi"ne adı verildi 
Ve ikinci sürpriz:
O gün Aykasyano'daki eski Rum okulları bölgesinde yakalanan 111 kişi içinde 2 hafta önce Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposluğuna seçilen eski Baf metropoliti Georgios ve Kitium metropoliti de vardı. Onlar da KKTC mahkemelerinde yargılanıp 12 gün hapis yattıktan sonra Güneye iade edildiler. Tarihin cilvesine bakın ki o papaz bugün Rum Toplumunun dini lideri oldu. Siyasilerin ağzına baktığı, Rum eğitimini ve siyasetini yönlendiren en güçlü kişi durumunda.
Geçtiğimiz hafta  Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposluğuna seçildikten sonraki ilk açıklamasında Federasyona, Türkiye'nin garantörlüğüne, Türk halkının eşit statüye sahip olmasına karşı olduğunu açıkladı. Belli ki KKTC Hapishanelerinde yattığı 12 gün aklını başına getirmedi, hala barış yerine düşmanlıktan yana ve Türklerden nefret ediyor
Bu saldırılardan 7 yıl sonra, 8 Ağustos 1996'da bu kez Rum motosikletliler Kulübü üyeleri, Kapalı Maraş'taki Derinya sınır kapısında sınırı delme girişiminde bulundu.
 Bu kez de karşılarında Kıbrıs Türk gençlerini buldular.
Çıkan arbedede Tasos İsak adlı Rum hayatını kaybetti.. 
Olayın ardından 14 Ağustos 1996'da Derinya bölgesinde yeniden sınırı delmeye kalktılar. Bayrağımızı indirmeye çalışan Solomos Solumu adlı Rum tırmandığı bayrak direğinde vurularak bayrağa el sürmesi engellendi. 
O gün bugündür sınır delme eylemlerinde bulunmuyorlar. 
Her 20 Temmuzda ve 15 Kasımda sınırlarımız önüne gelip protesto ediyorlar, taş, küfür savuruyorlar ama sınır delme eyleminde bulunmuyorlar.
" Zor oyunu bozar" diye boşuna söylenmedi