Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay Halkın Partisi’ndeki görev değişimi ve oluşan yeni Merkez Yürütme Organı ertesinde gündeme ilişkin çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Elektrik kurumu konusunda son derece vurdumduymaz bir biçimde ihalesiz işlere yöneldiklerini ve sürekli olarak kurumu zarara uğrattıklarını vurgulayan Özersay “ihalesiz alımlarla, iptal edilen ihaleler ertesinde doğrudan alımlarla, ihalesiz taşıma işleriyle ve dahasıyla adeta çalıyorlar ve sonra da bunu fiyatlara yansıtıp zamlı faturaları ay sonunda bize, vatandaşa gönderiyorlar. Gayrimeşru hükümetin en istikrarlı olduğu konu elektrik kurumuna ihalesiz şekilde yakıt alması ve çok daha pahalıya yapılan alımlarla birilerini zengin etmesidir. Dünyanın neresinde böyle bir nitelikli hırsızlık arka arkaya hiç sıkılmadan ve utanmadan devam ettirilebilir bana söyleyebilir misiniz? Burası küçük yer, ihale iptal edilsin diye siyasilerin bürokratlara yaptıkları baskıyı hepimiz biliyoruz. Hükümet tabandan meşruiyet almadığı için vurdumduymaz şekilde bu hırsızlığa izin veriyor ve hatta ortak oluyor. Bunun hükümete yapılacak baskı ile durdurulması bu saatten sonra pek mümkün değil, o nedenle kurumlarımızı kurtarmak istiyorsak önce bu hükümetten kurtulmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. PARTİ OLARAK MÜCADELECİ BİR RUHA SAHİBİZ, SABIRLA ÇALIŞACAĞIZ Halkın Partisi’ndeki görev değişimi ve oluşan yeni Merkez Yürütme Organı ertesinde soruları yanıtlayan Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay “bu parti ve partinin temiz siyaset ilkelerine samimiyetle gönül verenler mücadeleci bir ruha sahiptir, kararlılıkla yürüdüğümüz bu yolda yeni bir başlangıçta, yeni bir dönemeçte olduğumuzu düşünüyorum. Temiz siyaset, hesap verebilir şeffaf bir yönetim ve kendi irademize dayalı bir gelecek yaratma mücadelesi geçici bir heves değil, uzun soluklu bir maratondur. Bunca yılda yaratılan ve kemikleşen statükonun çok sayıda bekçisi var ve bu bekçiler söz konusu Halkın Partisi olduğunda hemen birleşebiliyor, bizi tehlike olarak gördükleri için bizi, partimizi hedef alabiliyorlar. Biz buna da alıştık, bunu da göğüsleyebilecek durumdayız. Altı yaşında genç bir siyasi parti olan Halkın Partisi bu kısa süreye çok ciddi bir hükümet tecrübesi sığdırdı ve yakın gelecekte Halkın vereceği yeni görevlerle bu tecrübesini memleketin daha iyi yönetilmesi için kullanacak. Bunun kolay olmayacağını biliyoruz ama bu yolculuğa çıkarken de bu mücadelenin çok zor olacağını zaten biliyorduk” dedi. HER ALANDA YOZLAŞMA, ÇÜRÜME ÜLKEDEKİ EN BÜYÜK TEHLİKE Geçen sürenin Halkın Partisi’nin yola çıkarken yaptığı saptamaların ne kadar doğru olduğunu gösterdiğini vurgulayan Özersay “ülkemizde maalesef sadece siyasette değil, toplumun bazı kesimlerinde, genel anlamda toplumsal değerlerde, insan ilişkilerinde, iş yapma ahlakında, bürokraside, kimi sendika ve sivil toplum örgütlerinde ciddi yozlaşma, çürüme belirtileri var. Toplum olarak karşımızda duran en önemli tehlike budur. Bunun farkında olmak yeterli değildir, özellikle bu durumu çeşitli seviyelerde görerek siyasetten soğuyan, siyasi katılımı anlamsız bulan ve geleceğe dönük olarak umudunu yitiren geniş bir kesim var. Bu nedenle de yolsuzluğa, yozlaşmaya ve çürümeye karşı mücadele etmeyi temel ilke olarak önümüze koyup bu yolculuğa çıktık. Şimdi herkes durumun çok daha fazla farkındadır ama bu farkındalık umudu yitirme ve bırakıp gitme ya da sandığa gitmeme halini alırsa tam bir kısır döngüye saplanırız. O nedenle Halkın Partisi olarak biz mücadeleyi tüm zorluklara rağmen sürdürmek ve doğru vizyonu ülke yönetimine taşıyarak bu umutsuzluğu kırmak kararlılığındayız” dedi. MECLİSTE KURULAN SAHNE HALKI SANDIKTAN DAHA DA SOĞUTUR Halkın Partisi’nin Meclis’ten çekilme kararının sebeplerini de özetleyen HP lideri Kudret Özersay sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bazı kesimlerin, özellikle siyaseten işlerine gelmeyenlerin anlamak istemedikleri şey şudur: Meclis’te genel olarak ülkedeki seçmenlerin ve özelde de siyasi partilerin tabanlarının, yani parti üyelerinin seçmediği, Başbakan olma görevi vermediği kişiler esas alınarak kurulan ve toplumsal ve partisel temsiliyet tabanı bulunmadığı için gayrimeşru olan bu hükümet için Cumhuriyet Meclisi’nde bir sahne kurulmuştur. Önemli olan bu muhalefetim gayrimeşru olan hükümete kendi rolünü oynaması için bu sahneyi vermemesidir, altından bu sahneyi çekip almasıdır. Demokratik teamüller ve meşruiyet yok sayılarak kurdurulan bu hükümet ile Meclis çatısı altında hükümetçilik-muhalefetçilik ilişkisi kurmak ciddi bir çelişki yaratır, insanların devlete olan inancını da, sandığa ve seçimlere olan inancını da zayıflatır. Bu yakın gelecekte ülkeyi bekleyen en önemli sıkıntılardan bir diğeridir. Sandığa katılım oranı sürekli olarak düşüyor ve Meclis’te doğal olmayan yollardan iradenin hilafına kurdurulan hükümetleri gördükçe, yine Meclis’te muhalefetin hiçleştirildiğini, kaale alınmadığını hatta yok sayıldığını gördükçe insanlar sandıktan daha da soğuyacaklardır. İşte tam da bu nedenle yaşadığımız bu anomaliyi normalleştirmemek ve sineye çekmemek, kanıksamamak gerekir. Tüm bu yaşananlara rağmen Meclis’te oturup etkisiz eleman gibi kalırsanız yarın seçmeni inandırıp sandığa götürmeniz bir o kadar daha zorlaşır. O nedenle günü kurtarmaya dönük konforumuza düşkün davranmaktan vazgeçmek ve tüm makam, sıfat ve statülerimizden vazgeçmeye hazır olabilmeliyiz. Neden mi? Meşru olmayan bu hükümetin altından o sahneyi çekip almak için, muhalefetin olmadığı yerde hükümetin olamayacağı ya da hükümette kalınamayacağı için”. MECLİSTEN ÇEKİLME KARARIMIZ SON GELİŞMELERLE DAHA İYİ ANLAŞILDI Belediyelerin birleştirilmesi sürecinde Meclis’te hem komitelerde hem de Genel Kurul’da yaşananların Halkın Partisi’nin söylediklerinde ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkardığına dikkat çeken HP lideri Özersay “belediyeler konusunda gayrimeşru hükümet Meclis’teki muhalefete tam da bizim geçmişte uyardığımız şekilde davrandı, yok saydı, kaale almadı, muhalefeti iktidarsızlaştırdı. Biz Halkın Partisi olarak bunun olacağını gördüğümüz için bu sıra dışı hükümete karşı sıradan değil sıra dışı bir tepki verilmesi gerektiğini savunduk. Meclis’ten çekilme hamlesiyle bu gayrimeşru hükümeti sarsmanın ülke demokrasisi ve iradeye saygının yeniden tesisi için gerekli olduğunu vurguladık. Belediyelerin birleştirilmesi, kapatılması sürecinde aslında aylar önce ne dediysek aynen gerçekleşti. Bu nedenle Meclis’ten çekilme ve sine-i millete gitme kararımız son gelişmelerle daha iyi anlaşıldı. Ana muhalefet CTP’nin kendine göre bir stratejisi var, ama biz Halkın Partisi olarak daha farklı düşünüyoruz ve bir noktada onların da sine-i milleti bir seçenek olarak değerlendirmeleri gerektiğine inanıyoruz. Eğer bu olmazsa yarın kurtaracak ve vaat ettiğimiz gibi iyi yöneteceğimiz kurumlar dahi bulamayacağız, çünkü hükümetin gayrimeşru oluşu sonradan telafisi mümkün olmayan zararlar veriyor!” ifadelerini kullandı. SUNİ GÜNDEMLERLE FAKİRLEŞTİĞİMİZİ UNUTTURMAYA ÇALIŞIYORLAR Vatandaşın asıl gündeminin giderek daha da artan fakirleşme ve pahalılık nedeniyle hızla azalan alım gücü olduğunu vurgulayan Kudret Özersay “şimdi birileri zaman zaman incir çekirdeğini doldurmayacak anlamsız ve boş tartışmalarla kamuoyunun gündemini meşgul ederek halka asıl gündemini, asıl sorununu unutturmaya çalışıyorlar, gündemi saptırarak, suni gündemlerle gerçek gündemi gizlemeye çalışıyorlar. Halk hızla fakirleşiyor, hayat pahalılığı verilen kamu çalışanlarının cebine giren para daha fazla ama alım gücü geçen aya göre daha da azdır. Üstelik senenin sonuna doğru bu alım gücü erimesi ve fakirleşme çok daha yakıcı boyutlara varacaktır. Bu nedenle de oturup bekleme lüksümüz yoktur, enflasyonla mücadele bugün tüm dünya ülkelerinin gündeminde ilk sıradadır, oysa bu gayrimeşru hükümetin böyle bir politikası dahi yoktur. Bu durumda olan halka olmaktadır, özellikle özel sektör çalışanına ve dar gelirliye olmaktadır” dedi.