Kıbrıslılar Barış ve Dayanışma Hareketi, son günlerde haklarında çıkan haber ve yorumlara ilişkin yazılı bir açıklama yayımlayarak sert tepki gösterdi. Açıklamasında şu ifadelere yer verdi : “Kıbrıs sorununu; ganimet, rant ve başkalarının malına çökme olarak gören ve bu düzenin devamını isteyenlerin masum Kıbrıslı Rumları tutuklayarak, siyasi rehine olarak kullanma oyununu bozan, Kıbrıslılar Barış ve Dayanışma Hareketi üyesi bizlere karşı; bazıları künyesini bile yazmaktan korkan, bazıları da sermayenin finanse ettiği açık şekilde bilinen “medya” organlarında başlatılan saldırıları dünden bu yana hiç şaşırmadan izlemekteyiz.
Ancak bizler hakkında yapılan/yapılacak olan bu gibi dezenformasyon çalışmaları, bu adada gerçeği örtmeye hiçbir zaman yetmeyecektir. Zira mızrak çuvala sığmamaktadır.
Bizler bu itibarsızlaştırma çalışmalarına daha önce de maruz kalmış yurtseverler olarak, aynı anda hangi odaklar tarafından düğmeye basıldığını görebilecek kadar da tecrübeliyiz.
Yıllardır yapılan bu itibar suikastlarına nasıl prim vermediysek, buna da vermeyecek ve doğruları söylemeye, konuşmaya devam edeceğiz.
Bizim isimlerimiz üzerinden, 5 Kıbrıslı Rum’un siyasi rehine olarak tutuklandığı davayı itibarsızlaştırmak öyle kolay olmayacaktır.
Bizler; masum insanların düzenden beslenenlerce, sırf Rum oldukları için kendi kirli emellerine alet etmelerine ve “siyasi rehine” yapmalarına karşı çıkarak ve onlara mahkemede “kefil” olarak, bu adada din, dil, ırk ayrımı yapılmadan Kıbrıslıların dayanışma gösterebileceklerinin en güzel örneğini sergiledik ve bu davada Kıbrıslılardan taraf olan tavrımızı da sonuna kadar sürdüreceğiz.
Kan, gözyaşı ve ranttan beslenenlerin, gösterdiğimiz dayanışmadan rahatsız oldukları, bu temelsiz saldırılardan da rahatlıkla anlaşılmaktadır.
Bizler, Kıbrıs’taki mülkiyet sorununun; ganimet yaklaşımına dayalı kurulan sistemi yaratanlardan kaynaklandığı inancına sıkı sıkıya bağlıyız.
Adanın kuzeyindeki Türkiye’nin alt yönetimi olan idarenin, kendi politik ve maddi hesapları çerçevesinde, mülk sahiplerini karşı karşıya getirerek, bu rant düzenini devam ettirmek ve Kıbrıs sorununu çözümsüz bırakmak istendiğine de inanıyoruz. Mülkiyet konusunun insan haklarına ve mülkiyet haklarına saygı temelinde, masada çözüleceğini bildikleri halde, İki ayrı eşit egemen devlet saçmalığı ile görüşme masasından kaçan, “yapın da korkmayın” diyerek insanları suça teşvik edip, tutuklanmalar sonrası kılını bile kıpırdatmayanların, seçim atmosferine girilen bir dönemde bu konuyu siyasi malzeme yapmaları rastlantı olmasa gerektir. Bu populist yaklaşımlar ve yeraltı örgütü taktikleri ile devlet yönettiğini söyleyenler bu tutumları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından tanınan ve mülkiyet sorununun çok önemli bir çözüm aracı olarak gördükleri Taşınmaz Mal Tazmin Komisyonu’nun varlığını tehlikeye sokmuşlardır.
Yapılan haberler de bu doğrultuda yapılmış, kullanılan maşalar da Kıbrıs Türk toplumunu yanıltabileceğine inanmıştır.
Zira, kendilerine “medya yayın organı” diyen bu yapıların; bu sözde “haberleri” yaparken, muhatabı olan bizlere hiçbir soru sormaması, cevap hakkı tanımaması da bunun en büyük göstergesidir.
Çünkü bu yapılırsa, bu dezenformasyon yapılamayacak ve gerçekler ortaya çıkacaktı.
Tamamen algı yaratmak üzerine olan; sözde bu “haberlere” karşı elbette sessiz kalmayacak, bir köşeye çekilip bu saldırıları izlemeyecek ve tüm yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacak, Kıbrıs Türk medyasına da büyük zarar veren bu kişiler ve arkasındaki odakların, Mahkemeler önünde hesap vermesini sağlayacağız.
Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Güney Kıbrıs’taki tutuklamalarda mahkemede kullanılan verileri, bu olayda basına verenlerin ayni odaklar olduğu ve güneyle nasıl işbirliği yaptıkları bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Bu “haberlerle” aynı anda açıklamalar yapan Ersin Tatar ve Erhan Arıklı gibi atanmış kişiliklerin “açıklamaları” da, bu suni gündemin nereden ve neden başlatıldığını açıkça ortaya koymaktadır.
Kaldı ki; bu kişilerin henüz bu tutuklamalar yapılmadan önce “Biz de tutuklamalar yapmalıyız” açıklamaları, bu gelinen durumun bilinçli şekilde yaratıldığının da en net göstergesidir.
Ne yazık ki bu siyasi davaya, hala bağımsızlıklarına inandığımız Mahkemelerimiz de alet edilmeye çalışılmaktadır.
Özellikle Şener Elcil’in ailesine ait ; her bir kuruşunu alnının teriyle kazanmış hisseli mülklerinin bir kısmını yıllar önce satmış olması ve bunun için imza vermiş olması; ganimet düzenini kuran ve bundan zenginleşerek beslenenlerin anlayabileceği bir şey değildir.
Bambaşka diyarlardan gelip, sadece tarımsal amaçla kullanım için verilen mülkleri milyonlarca sterlin karşılığında satan, sonra da o malların gerçek sahiplerine “düşman” diyenler, alın teriyle kazanmanın zevkini ve gönül rahatlığını anlamalarını beklemiyoruz.
Mahkemede kefilliğine, gönüllü olarak talip olduğumuz insanların suçsuzluğunu herkes bilmektedir. Özellikle masum insanlara “suç” uyduranların, basında yalan haberler çıkarıp, güneydeki tutuklamalarla ilgi kurmaları onları ele vermektedir.
Tekrar edilmesi gerekirse; Bizlerin üzerinden yapacağınız hiçbir dezenformasyon; bu siyasi rehine operasyonunun üzerine örtemeyecektir. Halk bu oyunu görüyor ve sizlere itibar etmiyor.
Bu itibar suikastlarına karşı doğrunun yanında durmaya, konuşmaya, bu odakların kirli pazarlıklarını ortaya dökmeye ilk günkü motivasyonumuzla devam edeceğimizi kamuoyuna dururuz.
Kıbrıslılar Barış ve Dayanışma Hareketi adına
Şener Elcil-Tevfik Yoldaş-İzzet İzcan”