UBP-DP-YDP atanmış hükumeti eğitimdeki sorunları çözmek yerine, öğrencilerin eğitim hakkını ortaklaşma ve katılımcı bir anlayışla sağlamak yerine eğitimin en önemli unsurlarından olan öğretmeni itibarsızlaştırma çabası içerisine girmiştir. Aylar öncesinden yaptığımız tüm uyarılara kulaklarını tıkayan “hükumet yetkilileri”nin, iş gelip eylem ve grevlere dayanınca öğretmeni toplum önünde yıpratma çabası kesinlikle kabul edilemez. Kıbrıs Türk halkı için öğretmenin değeri, öğretmenin itibarı tartışılmazdır. Ülkeyi yönettiğini iddia edenlerin öğretmen üzerinde yapmaya çalıştığı operasyonlar toplumun sağduyusu ile aşılacaktır. Ülkeyi yönettiğini iddia edenler esas olarak eğitimi yönetmekten vazgeçmişlerdir. Tıpkı ülkeyi yönetmekten vazgeçtikleri gibi...  
Atanmış hükümet okulların alt yapı sorunlarının çözülmesiyle ilgilenmemektedir. Kalabalık sınıflarda eğitim görmeye mahkum edilen çocuklarımızın daha sağlıklı yapılarda ve daha az sayıda nüfusla eğitim yapması için yatırım yapılmasıyla ilgilenmemektedir. Çocuklarımızın depreme dayanıklı binalarda sağlıklı eğitim almasıyla ilgilenmemektedir. Hiçbir plan program ortaya koymadan, okulların ihtiyaç duyduğu yatırımları yapmadan ve öğretmenden tasarruf etme yaklaşımlarıyla tam gün eğitime geçileceği nakaratını tekrarlamakla bir yere varmak mümkün değildir. Önemli olan bu sorunlara tüm paydaşlarla birlikte çözüm üretmektir. Ülkeyi yönettiğini iddia edenler bu sorunları çözmedikleri gibi yüzlerce diplomalı genç işsizimiz varken Türkiye’den yüzlerce öğretmen getirtme çabası içerisine girerek Kıbrıs Türk halkına, gençlerimize açıkça saygısızlık yapmaktadırlar. Bu uygulama ile gençlere göç edin denmektedir. 
Altyapı eksikliklerini, kalabalık sınıflar sorununu ve bunca işsiz genç varken Türkiye’den öğretmen getirtme saygısızlığını toplumun gözünden kaçırmaya çalışanlar çareyi öğretmenin itibarsızlaştırılması çabasında bulmalarına ise kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Mesele ne A öğretmen B öğretmen meselesi, ne de ek ders meselesidir. Mesele eğitimin bilimsel bir çerçevede yönetilmesi ve bütünlüklü olarak ele alınması meselesidir. Bu da öğretmenin haklarını budama çabalarıyla değil, öğretmeni eğitimin temel bir unsuru olarak görüp eğitimi birlikte yönetme hedefiyle hareket etmekten geçmektedir.
Kamu eğitimi bir toplumda eşitliğin temelidir. ‘Devlet devlet’ diye ortalığı kaldırıp oturtanların, kamu hizmetlerini yerine getirmemesi, kurumları zayıflatması ve halkı kendi değerlerinden uzaklaştırılması, bilinçli bir siyasetin ürünüdür. Eğitimde başlatılacak bir erozyon ile kimliğimizi, kültürümüzü yok etmeye yönelik sosyal dönüşüm programlarının hayata geçirilmesinin karşısındayız. 
Demokrasinin temeli olan katılımcılığın gerek ilkesel gerekse kendi yasal mevzuatlarımız bakımından sağlanması, yetkili sendikaların görüş ve önerilerinin dikkate alınması şarttır. Toplumsal bütünlük ve uzlaşının başka bir yolu yoktur. ‘Ben yaparım, olur’ mantığı ile hareket etmeyi bırakınız. Yarattığınız yapay örgütleri, toplumsal meşruluğu olan sendikaların önüne çıkarma gibi basit oyunlarınızı ise kesinlikle kabul etmiyoruz. Eğitimin öznesi öğrencidir. Öğrencilerimizin başarılı bir eğitim alması konusunda ortak akıl geliştirmek, öğretmenleri ve aileleri dikkate almak için bir an önce gerekli adımları atınız. Atanmış UBP-YDP-DP hükümetinin iş bilmez ve partizan uygulamaları yüzünden öğrencilerimiz mağdur edilmekte, eğitim tamamlanamamakta ve sınavlar gerçekleşememektedir. 
CTP olarak ülkeyi yönettiğini iddia edenleri bir an önce öğretmeni itibarsızlaştırma çabalarından vazgeçmeye ve eğitimin sorunlarıyla ilgilenmeye davet ederiz. Öğretmenin temel hakları da öğrencinin eğitim hakkı da ancak bu şekilde sağlanabilir. Gerisi tüm kesimleri mağdur etmektedir.