Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, İngiltere’nin Güney Kıbrıs’a akredite Yüksek Komiseri Irfan Siddiq’a sert eleştirilerde bulunarak, “Bu zat maalesef diplomatik nezaket sınırlarını aşmakla kalmamış, terbiye sınırlarını da aşmayı bir alışkanlık haline getirmiştir. Siddiq, KKTC’ye, Kıbrıs Türkü’ne hakaret etmeyi bir beceri, bir meziyet olarak görmeye başlamıştır” dedi.

Irfan Siddiq’ın bir gazetede yayınlanan açıklamalarında Kıbrıs Türkü’ne yönelik hakaretlerini sürdürdüğünü söyleyen ve buna tepki gösteren Ertuğruloğlu, “Aklınca halkı tahrik ediyor, içişlerimize müdahale ediyor, diplomatik nezaket sınırları yanında terbiye sınırlarını aşmıştır” şeklinde konuştu.

“Siddiq Rum’dan çok Rumcu gibi hareket ediyor, görevden alınması gerekir”

“Siddiq ifadeleriyle, Rum’dan Rumcu ve adeta Elam partisinin bir üyesi gibi davranmaktadır. Pakistan kökenli olması itibarıyla, dengeli bir politika izleyeceğine, Rum tarafına kendini beğendirme çabası içine girmiştir. Ve böyle cevapları almayı hak etmektedir” diyen Ertuğruloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Söz konusu şahsın aslında bir an önce görevden alınması gerekmektedir ve yerine aklı başında, dengeli bir diplomata ihtiyaç duyulmaktadır. Kıbrıs sorununu hala daha anlamazdan gelen bir sözde İngiliz diplomatının hiçbir olumlu katkısı olamaz. Kıbrıs sorunu denilen sorun, Rum tarafının “Kıbrıs Cumhuriyeti” diye kabul ediliyor olmasıdır. Bunun baş müsebbibi de İngiltere’dir ve Irfan Siddiq’ın her şeyden önce bunu bilmesi gerekir. Şimdi bu suçundan sıyrılmak istercesine yalana, sahtekarlığa başvurarak, algı operasyonları yaparak kendini aklamaya çalışmaktadırlar. Kendileri gibi düşünmeyen Kıbrıs Türk halkını sürekli suçlayarak varabileceği bir yer yoktur. Bunu anlaması gerekir.”

Siddiq’ın “Geriye dönüp tarihe bakarsak her iki taraf da geçmişte federasyon temelinde bir anlaşmaya varmakla ilgilendiklerini göstermişlerdi. Dolayısıyla temel çıkarlarının değiştiğini düşünmüyorum” yönündeki açıklaması hatırlatılan Bakan Ertuğruloğlu, “Bu açıklama konuyu anlamaktan ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Rum, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanındığı sürece hiçbir zaman federasyon temelinde bir anlaşmayla ilgilenmemiştir. Sorunu yaratan ve körükleyen sizsiniz. Rum’a hala daha ‘sen Kıbrıs Cumhuriyetisin’ muamelesi yapan siz. Buna karşı onurlu bir mücadele veren Kıbrıs Türk halkına hakaretlerde bulunuyorsunuz. Bu terbiyesizlik, bu şımarıklık, bu diplomatik nezaketten yoksunluktur” ifadelerini kullandı.

“Yıllardır, BM bünyesinde gerçekleştirilen ve toplumlararası görüşmeler diye nitelendirilen müzakere süreçlerini sürekli eleştiren bir kişi olarak, bu eleştirimi bir kez daha vurgulamak istiyorum” diyen Ertuğruloğlu, şöyle devam eti:

“Rumlar, dünya tarafından, başta İngiltere olmak üzere, başta BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi olmak üzere, sen Kıbrıs Cumhuriyeti’sin muamelesi gördüğü sürece, Rum tarafının herhangi bir aşamada iki bölgeli, iki toplumlu federasyon temelinde bir anlaşmaya varmakla ilgilendiğini kimse Kıbrıs Türkü’ne ispatlayamaz, kanıtlayamaz. Bu zekamıza hakarettir. Rum tarafı hiçbir zaman, yeni bir ortaklık hedefinde olmamıştır, müzakerelere taktiksel hedeflerle katılmış ve bu müzakerelerden ortaklık değil, ortaklık aldatmacasıyla üniter bir devlet yaratmayı hedeflemiştir. Bu üniter devlette de söz sahibi olacak olan Rum halkı, kendileridir onlara göre. Bu her zaman öyleydi, bugün de değişmemiştir. Dolayısıyla İrfan Siddiq’in Rum tarafının da çıkarlarının bu şekilde değişmediğini de kabul etmesi gerekir.

İrfan Siddiq’ın, ‘asıl mesele taraflar arasındaki uçurumun kapatılmasıdır’ şeklindeki sözlerini de hatırlatan Ertuğruloğlu, “Peki bu uçurumu yaratan kimdir Sayın Siddiq… İngiltere değil mi? BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi değil mi? 186 sayılı kararla iki taraf arasında uçurum yaratan siz değil misiniz?” sorularını yöneltti.

Ertuğruloğlu, “Rumlara ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ muamelesi yapıldığı sürece hiçbir temsilcinin, yeni kişisel temsilci dahil, adadaki taraflar arasındaki uçurumu kapatabilme kapasitesi yoktur. Ancak BM Güvenlik Konseyi’nin 60 yıldır yaptığı hataya dikkat çekecek bir kişisel temsilci, BM’nin yanlışının düzeltilmesi yönünde katkı koyabilir. Yoksa Rum tarafına devlet, bize de o devletin bir toplumu muamelesi sürdüğü sürece ortak zemin yoktur ve olmayacaktır” dedi.

“KKTC’nin tanınması konusu Siddiq’ın keyfine kalmadı”

Siddiq’in, ‘KKTC’nin hiçbir zaman tanınmayacağı’ yönündeki iddialarının da Kıbrıs Türkü için önemsiz olduğunu vurgulayan Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “KKTC’nin tanınması konusu Irfan Siddiq’ın keyfine kalmamıştır. KKTC’nin anavatan Türkiye dışında tanınmaması, bu devletin olmadığı anlamında yorumlanamaz. Tanınma veya tanınmama, devletin varlığını veya yokluğunu gösteren bir unsur da değildir. Irfan Siddiq beğense de beğenmese de, tanısa da, tanımasa da KKTC bir realitedir, vardır ve Siddiq ve benzerlerine rağmen de diğer ülkeler tarafından da tanınacaktır” şeklinde konuştu.

“Bizler bu mücadelenin savunucuları olarak, Siddiq’in söylemlerini kaale alacak, ciddiye alacak değiliz. Zira bu insanlar asla ve asla bu adada görev yapmaması gereken insanlardır” diyen Ertuğruloğlu, Siddiq’ın çelişkilerle dolu, tutarsız ve yanlı açıklamalarla Kıbrıs Türkü ile ilgili olumsuz algı yaratmaya çalıştığını da kaydetti.

Ertuğruloğlu şu ifadeleri kullandı:

“İrfan Siddiq, bir başka görüşmesinde ‘tarihsel süreçte Kıbrıs Türk tarafı hiçbir zaman ayrı bir egemenliğe sahip olmamıştır’ gibi tutarsız bir görüş de ifade etmiştir. Peki Rum tarafı tarihte ne zaman ayrı bir egemenliğe sahip olmuştur? Bu değerlendirmesi Rum tarafı için de geçerli değil midir? Tamamen saçma, tamamen taraflı argümanlar öne süren İrfan Siddiq, adadaki İngiliz üs bölgelerinin kendileri tarafından çok rahatlıkla kullanabilecekleri şekilde devamını öngören bir politikanın temsilcisidir. Yani genelde İngiltere, özelde İrfan Siddiq, İngiliz üslerinin esiri halindedir. Sanki Kıbrıs sorunu diye kendilerinin dışında bir sorun var, bu sorunu çözmek için uğraşıyorlar ve Kıbrıs Türk tarafı buna engel oluyor. Böyle bir sahte algı yaratma çabası içindedirler.

Kıbrıs Türk halkına iki uluslararası örgüt haksızlık yapmaya devam ediyor. Birincisi BM, ikincisi de AB. Bu iki örgüt Rum tarafını şımartma ve adanın sahibi onlarmış gibi politika yürüttüğü sürece, Irfan Siddiq da bu şekilde konuşmaya devam ettiği sürece söylediklerinin kaale alınması mümkün değildir. Güney’de eminim kendisini söylediklerinden dolayı alkışlamaktadırlar ama benim Irfan Siddiq’ı bu tavırlarıyla muhatap almam söz konusu olamaz. Muhatap almamakla birlikte hak ettiği cevabın da verilmesi gerekir.”

Ertuğruloğlu, “KKTC bir Türk devletidir. Doğu Akdeniz’de bir Türk devletidir, Mavi Vatan’da bir Türk devletidir. İrfan Siddiq ve onun gibileri ister beğenirler, ister beğenmezler bu devlet vardır ve var olmaya devam edecektir” vurgusunda da bulundu.

“Federasyon modeline dönüş yok, biz o defteri kapattık”

Federasyon modeline dönüşün, herhangi bir ortaklık için müzakerenin söz konusu olmadığının altını çizen Ertuğruloğlu, adanın geleceğinin, iki egemen, eşit devletin, komşu olarak, iyi ilişkiler içinde işbirliği yapabilmesinden geçtiğini de kaydetti.

Türk tarafının pozisyonunun neden değiştiğini Cenevre’den beri söylediklerini belirten Ertuğruloğlu, “60 yıldır denediğimiz ve bir yere varılması mümkün olmayan bir süreçten bir şey beklemek bizim zekamızla alay eden bir yaklaşımdır. Güney’de başkan seçilen Hristodulidis ne önermiştir ki biz kendisine bir şans daha vereceğiz? Aynı şeyleri tekrar ederek farklı bir netice beklenemez. Biz Crans Montana’dan sonra, bir daha açılmamak üzere o defteri kapadık. Ve eğer bir müzakere olacaksa bu aşamadan sonra, iki egemen, eşit devletin varlığı temelinde ve aynı adada iyi komşuluk ilişkileri içerisinde olacak” dedi.

İki tarafın herhangi bir formül ile ortak bir devlet yaratacağı seçeneğinin ortadan kalktığını söyleyen Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Rum tarafının, nüfusun yüzde 70’ini kapsayacak şekilde sığınak inşa etme planı yaptığını da hatırlattı.

“Rum tarafında acayip bir silahlanma var” diyen ve “Bu neyin hazırlığı?” sorusunu yönelten Ertuğruloğlu, sözlerini şöyle noktaladı:

“BM Genel Sekreteri’ne geçen hafta bildirdiğimiz, Rum tarafının sayısız ara bölge ihlali var. Bu kadar saldırgan bir politika izleyen Rum tarafı var. Irfan Siddiq hangi dünyada yaşıyor? Eşit egemen statümüzün kabulünü istediğimiz için şimdi suçlu biz mi oluyoruz? Rum niye egemen de biz değiliz? Rum’un egemenliğini çözümün önündeki engel görmüyorsun da benim egemenliğimi çözümün önünde neden engel görüyorsun? Kıbrıs Türkü ne zaman bir egemen Rum devletinin içinde azınlık oldu ki? Nerden bahsediyorsun Irfan Siddiq? Devlet sahibi olduğumuzu kabul etmelisiniz. Tanımayabilirsiniz, o başka bir politikadır ama devlet sahibi olduğumuz kabul edilmelidir. Benim adamda senin egemen üs bölgelerin olacak ama, benim egemenliğime sen itiraz edeceksin. Bu hadsizliktir, terbiyesizliktir.”