20 Eylül 1923’te ABD’nin California eyaletinde doğdu Evelyn.  Ailesenin 8 çocuğundan 6.’sıydı. 7 yaşındayken babasının işi için Washington'a yerleştiler. Aile ortamı huzursuz olan Evelyn, anne babasının kavgalarına şahit olarak büyümek zorunda bırakıldı. Ufacık yaşına rağmen bu kavgalarda ara bulucu olmaya çalışarak annesini teselli ediyordu. Ama bu huzursuzluklar gidereK arttı.

Babasına artık katlanmakta güçlük çeken annesi Helen, bir gece gizlice evi terk etti ve bir daha geri dönmedi. Evelyn de annesini bir daha asla göremedi. Babası Vincent, Evelyn ve diğer 7 çocuğuna hem babalık hem annelik yapmak zorunda kalmıştı. Zor da olsa elinden gelenin en iyisini yaparak çocuklarını büyütmeye devam etti. Babası banka müfettişliği yapmaya başladı. Evelyn liseden mezun olunca 'Kadın Ordusu Birlikleri'ne katıldı. Bir süre orduda görev alsa da daha sonra istifa etti ve bir finans şirketinde muhasebeci oldu. Evli olan erkek kardeşinin yanına taşındı. O günlerde, Barry isimli eski bir 'Hava Kuvvetleri' personeliyle tanıştı ve kısa sürede nişanlandılar.

27 Nisan 1947 günü, Barry'i Pensilvanya'daki Lafayette Koleji’nde ziyaret etmek için 4 günlük bir seyahate çıktı. Seyahatin son gününde Barry, çift sıralı bir inci kolye hediye etti Evelyn'e. Kolyeyi çok beğendü ve hayatı boyunca çıkarmayacağına söz verdi. Bu çok kısa bir süreydi ama Barry bunu henüz bilmiyordu. Evelyn, Manhattan'a gelince Governor Clinton Hotel’e yürüdü. Bir oda tuttu ve odasına geçip son notunu yazmaya koyuldu. Notunu, birkaç doları, makyaj malzemelerini ve bazı aile fotoğraflarını çantasına koyup 10:30’da otelden çıktı. Dönemin en yüksek binası Empire State'tin, ziyaretçiler için olan 86. katındaki gözlem evine çıktı.

Nişanlısının hediyesi olan inci kolyeyi boynundan çıkardı. Kolyeden güç almak istercesine elinde sıkı sıkı tuttu. Saat 10:40’ı gösterirken korkuluklara çıkıp kendisini 86. kattan yani 250 metre yükseklikten aşağıya usulca bıraktı. Bunu yaptığı sırada en yakın görevli 10 metre uzağındaydı ve sadece bakakalmıştı. Üzerine düştüğü arabanın tavanı çökerken Evelyn, huzurlu bir şekilde uyuyormuşcasına tüm güzelliğiyle ve elinde sımsıkı tuttuğu inci kolyesiyle yatıyordu. Dört dakika sonra oradan geçmekte olan fotoğrafçılık öğrencisi Robert C. Wiles, Evelyn’in güzellik abidesi gibi uzanan cesedini bu fotoğrafla ölümsüzleştirdi.

Bir otel odasında kaleme almış olduğu notta, öldükten sonra hiç kimsenin özellikle de ailesinden herhangi birinin cesedini görmesini istemediğini yazmıştı. Ondan geriye şans eseri çekilmiş olan ve 'Tüm Zamanların En Güzel İntiharı' olarak adlandırılan bu fotoğraf kaldı. Bu olayın en tuhaf yanı 'Ailemin içinden veya dışından hiç kimsenin hiçbir parçamı görmesini istemiyorum.' diyen Evelyn, cesedinin fotoğraflanması ve onun isteğinin dışında birçok kişinin yıllarca görecek olmasıydı.