Kıbrıs’ta 1974 yılında yaşanmış gerçek bir hikâyeyi konu alan ‘’Süt Babam’’ adlı Belgesel filmin yönetmeni Cemal Yıldırım, Kıbrıs Arena Gazetesi’ne konuştu.

EŞİMİN SÜTBABASI ANDREAS EFSTATHİOU’YU BULDUK…”

Kıbrıslı Yönetmen Cemal Yıldırım’ın eşi öğretmen Birgül Yıldırım’ın babası Mehmet Kılıç’ın 1974’te Lefkoşa Dereboyu’ndaki sınır hattında, savaş sırasında karşı cephedeki bir grup Kıbrıslı Rum askerlerle kurduğu dostluğun ve Kıbrıslı Rum asker Andreas Efstathiou’nun kundaktaki Birgül Kılıç’a babası ile toz süt gönderip hayatta kalmasını sağlamasıyla başlayıp ve bugünlere kadar gelen dostluğun hikayesinin belgesel filminin nasıl hayat bulduğunu Cemal Yıldırım’dan dinledik.

“Kıbrıs’a döndüğümde televizyonculuk ve program yapımcılığı yapmaya başladım”

25 Ağustos 1967’de Lefkoşa’da doğdum. 1985 yılında Lefkoşa Türk Lisesi’nden mezun olduktan sonra Türkiye’de Marmara Üniversitesi Sinema-TV Bölümü’nü tamamladım. Kıbrıs’a döndüğüm zaman kendi mesleğim olan televizyonculuk ve program yapımına Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’nda (BRTK) başladım. Bunun yanı sıra Altun Reklam Ajansı’nda da yarı zamanlı olarak Kemal Tunç ile çalışmaya başladım. Kemal abi tiyatrocu olduğu için, karakteristik özellikleri arasında drama kimliği açıkça görülüyordu ve bu yönü ile beni etkilemeyi başarmıştı.

“İlk belgesellerimi Brt bünyesinde çekmeye başladım”

BRTK’da çalışmaya başladığım zaman, Mehmet Bozkurt arkadaşım ile ekranlarda sürekli yayınlamak amacı ile küçük küçük belgeseller yapıyorduk. Bir gün dağdaki çobanı, bir gün Kıbrıs’a özgü bir kebapçıyı, bir gün gömeç toplayan insanların çekimini yapıyorduk. Kısacası Kıbrıs’ın geleneklerini ve göreneklerini kısa kısa belgeseller halinde çekip, her hafta birini program formatındai BRTK’da yayınlıyorduk. Bu vesile ile belgesele olan ilgim artarak aynı yönde kendimi daha da geliştirdim. Profesyonel anlamda yayınlanan ilk uzun metraj belgeselimi, Mehmetçik (Galatya), Belediyesi ile ortak yapımımız olan ‘’Geleneksel Galatya Düğünü” adlı çalışma ile yaptım. Eski Kıbrıs düğünleri ile ilgili olan bu projemiz, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gösterime sunuldu ve NTV belgesel kuşağına seçildi. Antalya’da aldığımız yorumlamalar doğrultusunda, bizim düğün kültürümüzün Türkiye’de belli başlı küçük kasabalarda da olduğunu öğrendik. Yaptığımız bir araştırma sonucu ise 1915’de Kıbrıs adasını İngilizlerin işgal etmesi sonucu bu kültürün Osmanlı zamanında, Kıbrıs adasından Türkiye’ye göç eden Türkler tarafından o bölgelere götürüldüğü ve günümüzde bu kültürün devam ettiğini de öğrendik. Brt bünyesinde de hayata geçirdiğim belgesellerim oldu..Bunlardan en önemlisi, senaryosunu Etalp Adanır’ın, araştırmasını Bülent Fevzioğlunun, yönetmenliğini ise benim üstlendiğim, “İlk 5 Gün” belgeselidir.Bu belgesel Bayrak Radyosu’nun kuruluşundaki ilk 5 günü anlatır.

“Dün akşam süt babam rüyama girdi, süt babamı bulmam lazım”

Ben, Süt Babam hikâyesini, Birgül ile evlendiğim zaman ilk önce ondan duydum. Daha sonra masa başında , muhabbet ortamında kayınpederim anlattı. Ancak benim aklımdan geçen; her savaşa giren kişinin hikâyesi var, bu da onlardan biridir şeklinde oldu. Pandemi günlerinin tam ortasında bir Pazar sabahı eşim uyandı ve dedi ki; “Dün akşam süt babam rüyama girdi, süt babamı bulmam lazım’’. Bu söylem üzerine eşime güldüm, “adını şanını bilmediğin birini nasıl bulacan, çok zor” dedim

“Aniden kendimizi masal sanıp, gülüp geçtiğim hikâyenin tam ortasında bulduk”

Kayınpederimin anlattığı ve önemsemediğim hikâyeyi, o sabah eşimden yeniden dinlediğim zaman durum farklı bir boyut kazandı ve arama sürecini kayıt altına almaya karar verdim, ne olur ne olmaz elimde bulunsun dedim. Bu arada da ne yapacağımızı düşünmeye başladık. Her geçen gün daha da ciddi bir durum alıyordu arayışımız. Kamera hep elimdeydi bu süreçte. Bütün bu süreci kayıt altına almaya başladım. Her gün yeni bir gelişme yaşıyorduk. Yeni bir bilgiye ulaşıyorduk. Her geçen gün daha da heyecanlanıyorduk. Pandemi döneminde olduğumuz için bolca vaktimiz vardı. Eşim, sosyal medyadan ilk adımı attı. Ve aniden kendimi, masal sanıp, gülüp geçtiğim hikâyenin tam ortasında buldum. Olay o kadar farklı ve o kadar büyük bir ivme kazandı ki; Kıbrıs Türk basınında neredeyse hiç denilecek oranda yer alırken, Rum basınında adeta gündem olmuştu. Yer yerinden oynamıştı. Bütün haber siteleri ve gazeteler bizden bahsediyordu. Facebook’tan her gün eşime ve bana yüzlerce arkadaşlık isteği geliyor ve telefonlarımız susmuyordu.

“Eşimin sütbabası Andreas Efstatiu’yu bulduk…”

Sevgül Uludağ’ın anlatılmamış hikâyeler köşesi de bize çok büyük bir yol göstermişti ve büyük bir yardımı oldu. Buradan da kendisine ayrıca çok teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Ayrıca Politis gazetesinde de büyük yankı uyandırdı. Derken büyük kitlelere ulaştık. Ve kaçınılmaz bir şekilde eşimin süt babam dediği Rum askerini bulduk. Andreas Efstathiou. Efstathiou, Baf’a baglı Yeroşkibu da yaşamaktaydı ve o bölgede sevilen, popüler birisiydi.

Belgesel birçok bölgede izleyicisi ile buluştu…

Süt Babam Belgeseli’nin ilk Gala gösterimi ara bölgedeki Dayanışma Evi’nde 26 Temmuz tarihinde iki Toplumlu Basın Gösterimi olarak yapıldı. Daha sonra Lefkosa’da Çağlayan Çocuk Bahçedi’nde Galası yapıldı.Ardından Güzelyurt ve Gazimağusada gösterildi. 11 Eylülde Yeroşkibu’da, Güney Kıbrıs’taki ilk gösterimi yapılacak

Belgesel pandemi döneminde hayat buldu…

Süt Babam Belgeseli’ni çekerken pandemi dönemi olduğu için pek bir sıkıntı yaşamadık. Ancak tek sıkıntımız yine pandemi dönemi olduğu için takım çalışması yapmak sıkıntıya sebep oldu.Filmi, daha çok yakın çevremiz ve ailemizin desteği ile çektik, tamamladık.

KIBRIS ARENA