Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), hizmet içi eğitimlerde yaşandığı ileri sürülen öğretmenlere yönelik aşağılayıcı ve hakaret içeren söylemlerin, öğretmenleri itibarsızlaştırma amacı taşıyan anlayışın yansıması olduğunu savundu. Sendika dün yaşanan "olayın" “münferit” olarak gösterilemeyeceğini öne sürdü.

Üzerinde “Öğretmenlere saldırı ve itibarsızlaştırma politikaları kabul edilemez” yazılı pankart açarak Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapan KTOEÖS, Bakanlığa siyah çelenk bıraktı.

-Gökçebel

KTOEÖS Genel Sekreter Tahir Gökçebel, "Bakanlık adına görev yapan eğitmenin öğretmenlere yönelik hakaret içeren söylemlerinin", öğretmenleri itibarsızlaştıran anlayışın yansıması olduğunu savunarak, "olayın" " münferit” olarak gösterilemeyeceğini ileri sürdü.

Daire müdürünün olaya müdahalesini olumlu karşıladıklarını belirten Gökçebel, hizmet içi eğitimin başka bir güne alınmasını ise öğretmenlerin gelişimine katkı sağlamayan “dayatmaları sürdürmeye yönelik verimsiz bir yaklaşım” olarak nitelendirdi.

Gökçebel, "yaşanan olaya" sessiz kalmayacaklarını, öğretmenlere, eğitime, çocuklara ve geleceğe yönelik “saldırılara” karşı mücadele etmeyi sürdüreceklerini de sözlerine ekledi.

-“Eğitimde temel sorunlar görmezden geliniyor; okullar bu yıl da sorunsuz açılmayacak”

Eğitimde temel sorunların görmezden gelindiğini savunan Gökçebel, “Okullar bu yıl da sorunsuz açılmayacak. Bütün sorumluluğu yine okul idarecileri, öğretmenler ve toplum üstlenecek” dedi. Gökçebel, Bakanlığın "liyakat dışı uygulamalar, ihalesiz işler ve öğrencilerin kolayca sınıf geçmesine yol açan kararları" sürdüreceğini öne sürdü.

2008 ve 2011 sonrası göreve başlayan öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılara değinen ve “Defalarca Eğitim Bakanı’nı, Başbakan’ı, Meclisi, bütün partileri gezmemize dolaşmamıza, anlatmamıza rağmen sanki ortada sorun yokmuş gibi başlarını kuma sokmuşlar, bekliyorlar” iddiasında bulunan Gökçebel şöyle devam etti:

“Yine kalabalık sınıflar ve konteyner okullar bu yaz sıcağında eğitime başlayacak. Yeni okullara da konteynerler yerleştirilmeye devam ediyor ve bunların hepsi ihalesiz yapılıyor. Oysa bu ödemelerle beş yeni okul inşa edilebilirdi. Ancak mevcut anlayış eğitimi bu şekilde sürdürmeye devam ediyor.”

- “Deprem riski taşıyan okulların üçüncü yılına girilmesine rağmen hâlâ teslim edilmedi”

Deprem riski taşıyan okulların üçüncü yıla girilmesine rağmen hâlâ teslim edilmemesini de eleştiren Gökçebel, en az yüzde 30 oranında okul binasının riskli olduğunu savunarak, gerekli tespitlerin yapılmadığını ileri sürdü.

“Meslek liselerinin atölyesiz ve öğretmensiz bırakıldığını, öğrencilerin ise yalnızca 'üniversite müşterisi' haline getirildiğini” savunan Gökçebel, Türkçe bilmeyen öğrenciler için uyum programları yapılmadığını; bunun yerine Türkçe öğretiminin, “vakıf ve derneklerle duygusal ilişkiler üzerinden yapılan anlaşmalara” bırakıldığını iddia etti.

Gökçebel, Gazimağusa’da yeni bir ilahiyat fakültesi açılması kararını ve disiplin tüzüğünde yapılan değişiklikleri de eleştirdi. Öğretmen nakillerinin yasada belirtilen tarihlerde yapılmadığını, torpilli atamaların da sürdüğünü savunan Gökçebel, geçen yılın 50 öğretmen eksikle kapatıldığını, bu yıl rakamın iki katına çıktığını savundu.

Kamu okullarının gözden çıkarıldığını ve özel okulların teşvik edildiğini ileri süren Gökçebel, bilgisayar tamirinden akıllı tahtalara kadar birçok işin “ihalesiz şekilde taşeron şirketlere verildiğini” iddia etti.

Gökçebel, uyuşturucu, şiddet ve zorbalığın okullarda ciddi tehdit oluşturduğunu ancak buna rağmen rehber öğretmen atamalarının yapılmadığını da öne sürdü.

- “Amaç Öğretmenleri baskı altına alıp sindirmek”

Gökçebel, öğretmenlere haksız soruşturmalar açıldığını, küçük eylemler veya basit gerekçelerle cezalandırılmaya çalışıldıklarını öne sürdü. Yurt dışı izinleri ile geçici görevlendirmelerin de hakkaniyetli biçimde değil, torpil ve kayırmacılık amacıyla kullanıldığını savunan Gökçebel, bu uygulamaların öğretmenleri baskı altına alıp sindirmeyi hedeflediğini iddia etti.

“Uyuşturucu suçundan hüküm giymesi gerekenlerin ödüllendirilerek Bakanlıkta çalıştırıldığını” iddia eden Gökçebel, öğretmenlerin özverili çalışmasının ise cezalandırıldığını ileri sürdü.

Tam gün eğitim tartışmalarına da değinen Gökçebel, “Biz tam gün eğitime karşı değiliz. Ancak şu an uygulanan model bir maskaralıktır, okulların içi boşaltılmıştır” görüşünü dile getirdi.

-Bakanlığa siyah çelenk

Basın açıklamasının ardından, hizmet içi eğitimde yaşanan olayın “öğretmenleri itibarsızlaştırmaya yönelik anlayışın ürünü” olduğu savunularak, Bakanlık önüne siyah çelenk bırakıldı.