Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda 1 milyar 663 milyon 958 bin TL’lik Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülüyor.

Dışişleri Bakanlığı bütçesine ilişkin ilk sözü Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Fikri Toros aldı.

-Toros: “Müzakerelerin kesin bir takvimle kurgulanması gerekir”

Dışişleri Bakanlığı’nın, süregelen siyasi koşullarda dış politikaya imaj ve çıkarlardan oluşan bir vitrin teşkil ettiğini belirten Fikri Toros, bu bakanlık için hazırlanan bütçenin uluslararası ilişkilere ne kadar önem verildiğinin bir göstergesi olduğunu kaydetti. Toros, bu bütçeyi “çözümsüzlüğün ve yalnızlığın kurumsallaştırılması için yapılan bir bütçe” olarak değerlendirdi.

Bu bütçeyi hazırlayan zihniyeti eleştiren Toros, Kıbrıslı Türklerin yalnızlaşmayı seçmiş bir toplum olmadığını vurguladı. Hükümetin izlediği dış politikayı da eleştiren Toros, Kıbrıslı Türklerin bu yaklaşımı reddettiğini söyledi.

Kıbrıs’ın temsiliyetinde bir özne olmaktan uzaklaşmayı bir marifet saymanın güçlü bir politika olmadığını kaydeden Toros, "ötekileştirici" dilin Kıbrıs Türk halkına "ceza" olduğunu söyleyerek Dışişleri Bakanı’nı eleştirdi. “Diplomasi slogan atma sanatı değildir.” diyen Toros, diplomasinin halka çıkar sağlama sanatı olduğunu belirtti.

Kıbrıs sorununun ilgili BMGK kararlarına bağlı federasyon temelinde çözülebilmesine yönelik müzakerelere değinen Toros, CTP olarak, mevcut çıkmazın aşılabilmesi için eş zamanlı siyasi iradenin oluşmasına yönelik teşvik mekanizmalarının kurgulanmasına verdikleri öneme işaret etti.

İleriki dönemde izlenilecek yaklaşımın geçmişten farklı olması gerektiğini vurgulayan Toros, müzakerelerin kesin bir takvimle kurgulanması, tüm kesimlerin sürece dahil edilmesi gerektiğini söyledi.

Statükonun sürdürülmeyeceğinin BM tarafından güvence altına alınması gerektiğini kaydeden Toros, resmi müzakerelerin Kıbrıs sorununu nihai olarak sona erdirecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti.

19 Ekim Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kıbrıslı Türklerin iradesini göstererek Tufan Erhürman’ı seçtiğini hatırlatan Toros, halkın iradesine saygı duyulmasının önemine vurgu yaptı.

Dışişleri Bakanlığı’nın ekonomik ilişkilerin önünün açılması için de çalışması gerektiğini kaydeden Fikri Toros, bu yönde diplomasi yürütmesi gerektiğini, dış temsilciliklerde kapasite artırımına gitmesi gerektiğini söyledi.

"Kıbrıslı Türklerin Avrupa Birliği vatandaşı olduğunu" belirten Toros, Avrupa Birliği’ni her vesileyle düşmanlaştırmayı Kıbrıslı Türklerin geleceğini sabote etmek olarak değerlendirdi.

Annan Planı’nı reddetmesine rağmen Güney Kıbrıs'ın "Kıbrıs Cumhuriyeti" olarak AB üyeliğine alınmasını “tarihi hata” diyerek eleştiren Toros, Avrupa Birliği ile olan ilişkilerde Kıbrıs Türk liderliğinin eşit statüde kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Toros, Dışişleri Bakanlığı bütçesini "sadece çözümsüzlüğün idamesine hizmet edecek bir bütçe" olarak nitelendirdi.

-Candan: “Kıbrıs Türk halkının yeniden dikkate alınmasının zamanı geldi de geçti”

Ardından CTP milletvekili Armağan Candan söz aldı.

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte Kıbrıs Türk halkının “uçurumun kenarından döndüğünü” ifade eden Candan, Kıbrıs Türk halkının Tufan Erhürman’ın vizyonu etrafında birleştiğini kaydetti, bu değişimin genel seçimlerde de devam edeceği inancını dile yetirdi.

Cumhurbaşkanı Erhürman’ın süreci farklı siyasi partilerle istişare ederek sürdürdüğünü belirten Candan, Erhürman seçildikten sonra Kıbrıs sorununa yönelik yaptığı görüşmelere değindi ve "uzun zamandan sonra Kıbrıs meselesini ciddiyetle ele alan bir Kıbrıslı Türk lider olduğunu" söyledi.

İleriki aylarda ortaya çıkacak çerçevenin Kıbrıs sorununa ilişkin önemli ipuçları vereceğini kaydeden Candan, bundan sonra bir çözüm çabası olacaksa bunun Kıbrıs sorununu bir sonuca ulaştırmasının önemine değindi.

Cumhurbaşkanı ile birlikte, müzakere masasının doğru şekilde kurulmasının çabası içinde olacaklarını belirten Candan, siyasi eşitliğin altını çizen BM kararlarının önemli olduğunu ve bundan geri adım atılmasının mümkün olmadığını söyledi.

“Ya iki devlet ya da azınlık oluruz” yönündeki seçim kampanyasının halk tarafından kabul görmediğini belirten Candan, halkı korkutarak oy doğrultusunun belirlenemeyeceğini kaydetti.

Son yapılan liderler buluşmasında bir önceki dönemden kalan bazı meselelerin ele alınmasının zorunluluk haline geldiğini söyleyen Candan, yeni Cumhurbaşkanı’nın öncelikleri arasında yeni geçiş kapılarının açılması, mevcut geçiş kapılarından geçişlerin kolaylaştırılması, hellim meselesi gibi konuların olduğunu anlattı.

Ocak ayı sonuna doğru yeni bir liderler zirvesi, şubat ayında da beşli bir konferansın toplanması üzerinde çalışıldığının anlaşıldığını söyleyen Candan, beşli zirveye gitmeden önce somut birtakım sonuçlara varılması gerektiğini kaydetti.

Rum tarafının AB dönem başkanlığına hazırlanırken Türkiye ile de al-ver sürecine girme imkanına sahip olduğu mesajını verdiğini belirten Candan, Kıbrıs Türk liderliğinin son beş yılının "kayıp" olduğunu ve Kıbrıs Rum liderliği ile Kıbrıs Türk liderliği arasındaki "uçurumun büyüdüğünü" söyledi.

Tufan Erhürman’ın Avrupa Birliği yetkilileri ile sık bir şekilde görüşmesinin imkanının sağlanması gerektiğini belirten Candan, “Kıbrıs Türk halkının yeniden dikkate alınmasının zamanı geldi de geçti.” dedi.

Avrupa Birliği ile Türkiye’nin ilişkilerinin yeniden şekillenmek üzere olduğunu kaydeden Candan, Avrupa Birliği’nin genişleme sürecine ilişkin bir metin çıkacağını ve Almanya’nın bu metne Türkiye’ye yönelik olumlu bazı ifadelerin eklenmesi konusunda ısrarcı olduğunu belirtti.

“Son beş yıllık uyku döneminin Kıbrıs Türk halkına olan olumsuz yansımalarından biri de mülkiyet konusunda yaşandı.” diyen Armağan Candan, mülkiyet konusunda geçici bir çözüm yolu olarak Taşınmaz Mal Komisyonu’nun görev yaptığını söyledi.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in iki lideri cesaretlendiren bir açıklaması olduğunu kaydeden Candan, Holguin’in iki lider arasındaki diyaloğun başlangıç aşamasında olduğu ve Kıbrıs’ın müzakerelerde yeniden başarısızlıkla sonuçlanacak bir süreci kaldırmayacağını söylediğini aktardı. Candan, Kıbrıs sorununda bir sonuca varılması için bundan önce yapılan yanlışların yapılmaması gerektiğini vurguladı.